Yıldırım Bayezid ve Timur’un Mağlubiyetinin Derin Anlamı

Yıldırım Bayezid’in hükümdarlık dönemi, özellikle Timur’un cihangirliğiyle dünya çapında duyulmuşken, yaşanan mağlubiyetin sonrasında Osmanlı Devleti’nin durumu üzerinde yapılan değerlendirmelerde, bu mağlubiyetin padişahın şan ve şerefini lekelediğini söylemek yanıltıcı olurdu. Tarihte birçok kez, dışarıdan bakıldığında istediğimizin tam tersi bir sonuç alınmış gibi görünse de, aslında daha olumlu bir netice doğmuştur. Osmanlı Devleti, uzun yıllar boyunca yüksek himmet ve şecaatle, düşmanlarına karşı sürekli zaferler kazanmış ve padişahı, her zaman büyük bir kahraman olarak kabul edilmiştir. Bu büyük başarıların gölgesinde, bir müte-gallibin, yani Timur’un hükmüne boyun eğmiş olmak, aslında beklenenin tam tersi bir gelişme gibi görünse de, bu durumun ardından gelen süreçte önemli faydalar elde edilmiştir.

Gerçek şu ki, Osmanlılar gibi uzun yıllar boyunca bağımsızlıklarını ve galibiyetlerini pekiştiren bir devletin, Timur gibi bir hükümdarın karşısında boyun eğmesi, aslında bir zaferden çok ders niteliği taşımıştır. Yıldırım Bayezid, güç ve kudretinden fazla bir anlam çıkarmadan, aksine ulusal menfaatler doğrultusunda hareket ederek, düşmanın karşısında savunmaya geçmişti.

Zamanla ortaya çıkan mağlubiyet, aslında devletin eski hâline dönmesine, daha mutedil bir yönetim anlayışına kavuşmasına sebep olmuştur. Bayezid’in hükümetin idare usulü sırasında zulmün artması ve olağan dışı uygulamaların hüküm sürmesi, bu mağlubiyetin ardından yapılan reformlarla düzeltilmiş ve devletin daha sağlıklı bir yönetime kavuşması sağlanmıştır. Bu anlamda, yaşanan mağlubiyetin, bir zafer kadar fayda sağladığı söylenebilir.