Talmud nedir?
Yahudilerin dini yasalarını açıklayan ve bu yasalar doğrultusunda ortaya çıkan yeni sorunlara çözüm öneren en önemli derleme eseri, Talmud’dur.
Talmud kelimesi, İbranice “Lilmod” (öğrenmek, öğretmek) kökünden türetilmiştir ve genellikle “kaideler” ya da “esaslar toplamı” anlamına gelir. Bazı dilbilimciler ise bu kelimenin, İbranice ve Aramca karışımı olduğunu öne sürmektedirler.
Yahudiler için Kitab-ı Mukaddes’ten sonra en önemli eser olan Talmud, iki ana bölümden oluşur:
- Mişna (genellikle sözlü dini gelenekleri içerir),
- Gemara (Mişna’nın açıklamalarını içerir).
Çoğu dinler tarihçisi, bu iki bölümü, M.S. II. yüzyılda yaşamış olan Rabbi Yuda Ha-Nasi’nin yazdığına inanır. Talmud’a inanmayanlar, gerçek bir Yahudi olarak kabul edilmezler. Örneğin Karaim ve Habeşistan Yahudileri, yalnızca Tevrat’a inandıkları için geleneksel Yahudilikten uzak kabul edilirler. Talmud, aynı zamanda iki farklı şekilde ele alınabilir: Filistin Talmudu (Kudüs Talmudu) ve Babil Talmudu. Kudüs Talmudu, Babil Talmudu’na göre daha önemli ve önceliklidir.
Tevrat, Yahudiliğin kutsal kitabı olarak yazılı bir metin halinde günümüze kadar gelmiş olsa da, zaman içinde bazı değişikliklere uğramıştır. Tevrat’ın anlaşılmasında yaşanan zorluklar ve çözülemeyen sorunlar için Yahudi toplumu, Talmud’un yorumlarını ve kıyaslarını kullanarak çözüm aramaktadır. Yeniden bir Tevrat yazılmayacağı için, zamanın değişen şartlarında Yahudi toplumunun karşılaştığı problemleri çözmek amacıyla Talmud’a başvurulmuştur. Talmud, M.Ö. 200 ile M.S. 500 yılları arasında, Yahudi din adamlarının (hahamlar) tartışmaları ve yorumları sonucunda şekillenmiştir. Ancak Talmud, Tevrat’ın hükümlerini tüm ayrıntılarıyla içermez; daha çok, Tevrat’a yapılan yorumlar ve eklemelerden oluşan bir kaynaktır.
M.S. 70’te Romalı Titus’un Kudüs’ü fethetmesi ve Beyt Na Miktaş (Kudüs Tapınağı) ile beraber Yahudilerin dünyanın farklı bölgelerine dağılmasının ardından, sözlü geleneklerin kaybolmaması için Mişna’nın derlenmesi büyük bir önem kazanmıştır. Bu görevi yerine getiren, Rav Akiba adlı hahamdır. Daha sonra, öğrencisi Rabbi Meir Mişna’yı daha anlaşılır hale getirmiş, Rabbi Yehuda Ha-Naşi ise M.S. 200 civarında Mişna’ya son şeklini vermiştir. Ancak bu, Mişna’ya son eklemelerin yapılmadığı anlamına gelmez; Mişna’dan sonra birçok açıklama ve yorum eklenmiştir. Mişna’nın ilk basımı 1492 yılında Venedik’te yapılmıştır.
Bazı dinler tarihçileri, Gemara’yı dar bir anlamda Talmud olarak kabul ederler. Yahudi toplumu, sözlü geleneklerinin kaybolmaması için büyük çaba sarf etmiştir. M. 351’deki Roma baskılarına rağmen Yahudiler, M.S. 400-500 yılları arasında Talmud’u derlemeye devam etmişlerdir. Kudüs Talmudu’nun ilk basımı 1523’te Venedik’te yapılmış olup, yaklaşık 750.000 kelime içerir.
Babil Talmudu’nun yazılmaya başlaması ise M.S. 500-600 yıllarına rastlar. Bu Talmud’un temelini, Yehuda Ha-Naşi’nin derlediği Mişna ile Rav Abba Areka’nın şerhleri oluşturur. Babil Talmudu’nun tam metni 1523’te Venedik’te yayımlanmış olup, yaklaşık 2.500.000 kelimeden oluşur. Kudüs Talmudu’nun %15’i, Babil Talmudu’nun ise %30’u hikâyeler ve kıssalarla şekillenmiştir. Bu kıssalar, Yahudi okullarında ders olarak okutulur.
Yahudiler, Tevrat kadar Talmud’a da büyük saygı gösterirler. Talmud’un ilkeleri tartışılamaz ve değiştirilemezdir. Ancak bazı uygulamalar bölgesel farklılıklar gösterebilir. Yine de, Talmud’un içerdiği temel kurallar tüm Yahudiler için geçerlidir. Yahudi toplumu, yalnızca millî ve dini bayramlara saygı göstermekle kalmaz, aynı zamanda Talmud’a sıkı sıkıya bağlı kalarak güç bulur.