Süleymansah’ın Ölümünden Sonra Anadolu’da Meydana Gelen Olaylar
Süleymansah’ın ölümünden sonra, özellikle Anadolu’nun batı kesiminde ve Marmara Bölgesi’nde meydana gelen olaylar hakkında sahip olduğumuz bilgilerin kaynağı Bizans tarihçisi Anna Komnena’nın Alexiad adlı eseridir. Bu eser, kronolojik açıdan karmaşık olmasına rağmen, Türkiye tarihinin yaklaşık 40 yıllık bir dönemi için tek başına önemli bir kaynaktır.
Süleymansah, 1084 yılının Aralık ayında Antakya’yı fethetmek için yola çıkmadan önce, İznik ve çevresini Ebu’l-Kasim adlı bir Türk beyine bırakmıştı. Ülkenin diğer bölgelerinin yönetimi ise farklı Türk komutanlarına verilmişti. Süleymansah’ın Tutus‘a mağlup olup intihar etmesinin ardından, Bizans İmparatoru Alexios fırsat bularak, Türklerin elinde olan Karadeniz kıyısındaki sahil şehirlerini geri almaya başlamıştır. Bu dönemde Bizans İmparatoru, Süleymansah’ın ölümünü fırsat bilerek, Anadolu’daki Türkleri kendi egemenliği altına almak için Sultan Meliksah‘ın, farkında olmadan sağladığı fırsatları iyi değerlendirmiştir. Meliksah, bir elçisi aracılığıyla, Alexios’a, evlilik yoluyla bir ittifak önerisinde bulunmuş ve Alexios bu teklifi kabul etmişti. Bu ittifakın ardından, Meliksah, sahildeki Türkleri geri çağırmayı ve bu yerleri İmparator’a geri vermeyi vaat etmişti. Ancak, elçi, Meliksah’a ihanet ederek Alexios için çalışmıştır.
Süleymansah’ın ölüm haberi, onun belirli bölgelere tayin ettiği Türk beylerinin bağımsız hareket etmelerine yol açtı. İznik’i elinde bulunduran Ebu’l-Kasim, kendisini sultan ilan ettiği gibi, kardeşi Ebu’l-Gazi‘yi de Kayseri ve çevresine emir tayin etti. Hırslı ve becerikli bir lider olan Ebu’l-Kasim, Marmara sahillerine akınlar düzenleyerek bölgeyi yağmalamaya başladı. Bunun üzerine Alexios, Türk akıncılarını sahilden geri püskürtmeyi başardı ve Ebu’l-Kasim’i barış yapmaya zorladı. Ancak, Ebu’l-Kasim sürekli olarak barış görüşmelerini uzattığı için, Alexios, İznik’e bir kuvvet göndermeyi karar verdi.
Görünen o ki, Alexios, Porsuk’un büyük bir orduyla yaklaştığını bildiği için, Türkleri birbirine kırdırmayı tercih etti. Belki de bu sebeple, Ebu’l-Kasim’in tamamen güçsüz kalmasını istememiştir. Alexios, Ebu’l-Kasim’i yalnız bırakmaktanse, İznik, İzmit ve çevresindeki bölgeleri geri almayı umuyordu.
Bu olayların tarihiyle ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, tarihçi Cl. Huart, Porsuk’un Anadolu’ya gönderilişini 1088 olarak tarihlendirmektedir. Huart’a göre, Porsuk, Konya ve çevresini ele geçirdikten sonra İznik’e doğru yürümüştür, fakat başarılı olamayınca geri çağrılmış ve yerine Urfa Emiri Bozan atanmıştır. Diğer kaynaklarda ise tarih verilmemektedir. Ancak İ. Kafesoğlu, Porsuk’un 1089 sonlarına doğru İznik’e ulaşabildiğini, ancak 3 aylık kuşatmanın ardından başarısız olarak geri çekildiğini belirtmektedir.
Ebu’l-Kasim, 1090’ların ortalarında Bizans kuvvetlerine mağlup olduktan sonra İznik’e çekilmiştir. Porsuk’un Anadolu’daki bağımsız Türk beylerini kontrol altına almasının ardından, İznik’e yaklaşmaya başladığı sırada, Alexios Ebu’l-Kasim’e haber göndererek onu İstanbul’a davet etmiştir. Bizans İmparatoru, Ebu’l-Kasim’a Porsuk’a karşı ittifak teklif etmiş ve onu İstanbul’a davet etmiştir. Bu dönemde Alexios, Türklerin elindeki İzmit’i ele geçirmeyi de planlıyordu.
Ebu’l-Kasim, İstanbul’da oldukça iyi karşılanmış, ona her gün ziyafetler verilmiş ve hipodromda şerefine at ve araba yarışları düzenlenmiştir. İstanbul’da kaldığı süre uzatılmaya çalışılmıştır. Ancak barış ve ittifak görüşmeleri sürerken, Alexios, İzmit’i kontrol altına almak amacıyla inşaat malzemeleri, mimar ve işçilerle donatılmış gemileri İzmit’e göndermiştir. Bu gemiler, İzmit’te yeni bir kale inşa etmekle görevlendirilmişti. Kalenin inşası tamamlandıktan sonra, Alexios, Ebu’l-Kasim’e hediyeler vererek onu İznik’e göndermiştir. Ebu’l-Kasim, olan bitenden haberdar olduktan sonra kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Bu sırada Porsuk, İznik yakınlarına kadar gelmiş ve Ebu’l-Kasim, imparatorun yardımlarına ihtiyaç duymuştur.
Alexios, Peçenekler’le mücadele halinde olduğu için fazla kuvvet ayıramamıştı, ancak Ebu’l-Kasim’a yardıma bir birlik göndermiştir. Bu yardımla, Porsuk geri çekilmeye zorlanmış ve İznik’i kendi adına ele geçirmeyi ummuştur. Porsuk, İznik’i 3 ay kuşatmasına rağmen başarılı olamayınca, Sultan Meliksah, İznik’i almak için Urfa Emiri Bozan’ı görevlendirmiştir. Bozan’ın İznik kuşatması, Ebu’l-Kasim’in direnmesi ve imparatorun yardımını alması nedeniyle başarıya ulaşmamıştır.
Sonunda, Meliksah, İznik’in zaptını sonlandırmak zorunda kalmış ve Bozan’ı geri çekmiştir. Ancak, Ebu’l-Kasim, bağımsız bir hükümet kurma şansının olmadığını fark etmiş ve büyük olasılıkla imparatorla bir anlaşma yapılacağına dair haber almıştır. Bu sebeple, doğrudan Sultan Meliksah’a başvurmuş ve İznik’i onun adına yönetmeyi umarak, büyük hediyeler hazırlamış ve kardeşi Ebu’l-Gazi’yi İznik’te vekil bırakıp Sultan’ın yanına gitmek üzere yola çıkmıştır.
Ebu’l-Kasim, tüm ısrarlarına rağmen Meliksah tarafından kabul edilmemiş ve onun yerine Anadolu’da tam yetki verilen Emir Bozan ile anlaşması önerilmiştir. Ebu’l-Kasim, başarısız olduktan sonra dönüş yolunda bir müfreze tarafından yakalanmış ve öldürülmüştür. Bu olayın, Meliksah’ın Bağdat’a gitmek üzere Isfahan’dan hareket etmesinden kısa bir süre önce, 1092 Eylül veya Ekim ayında gerçekleşmiş olduğu tahmin edilmektedir.
Ebu’l-Kasim’in ölümünden sonra, Ebu’l-Gazi, İznik’i elinde tutmaya devam etti. Tam bu sırada Sultan Meliksah’ın ölmesi, Ebu’l-Gazi’yi Bozan’dan kurtarmıştır. Çünkü Bozan, Selçuklu Devleti’nde ortaya çıkan karışıklıklarda önemli bir rol oynamak için Suriye’ye hareket etmiştir. Bizans İmparatoru Alexios, Ebu’l-Gazi’yi hediyelerle kandırarak İznik’i kendisine teslim etmesini sağlamaya çalıştı. Ancak, Ebu’l-Gazi, henüz ağabeyinin ölüm haberini almadığı için imparatoru oyalamakla yetindi.
Sultan Meliksah’ın 1092’deki ölümünün ardından, Isfahan’da tutuklanan Süleymansah’ın oğulları serbest bırakıldı. Berkyaruk tarafından serbest bırakılan Kılıç Arslan ve Kulan Arslan, hızla Anadolu’ya geçerek, yaklaşık 1092 sonunda ya da 1093 başında İznik’e ulaşmışlardır. İznik’teki Türkler, Selçuklu şehzadelerinin gelişini büyük bir sevinçle karşılamışlar ve Ebu’l-Gazi, iktidarı Kılıç Arslan’a teslim etmiştir.