Süleymanşah’ın Ölümü ve Kişiliği

Antakya’nın fethinden sonra Serefü’d-Devle’nin ortadan kaldırılması ve Halep’in kuşatılması, Süleymanşah’ı hem Suriye Selçukluları hem de Büyük Selçuklularla karşı karşıya getirdi. Süleymanşah, Serefü’d-Devle Müslim’in Suriye ve Filistin’deki yayılma planlarını bozarak Selçuklu hâkimiyetinin bu bölgelerde güçlenmesine zemin hazırladı. Ancak Halep savunması sırasında şehrin emiri Şerif Ebû Ali Hasan b. Hibetullah, hem Melikşah hem de Tutuş’tan yardım istedi. Uzun süren kuşatmalar neticesinde Halep’in teslim edilmesi, Sultan Melikşah’ın onayına bağlandı.

1086 yılı baharında Süleymanşah, Halep önlerinde karargâh kurmuşken, Tutuş’un harekete geçtiği haberi geldi. Artuk Bey ve Çubuk Bey gibi önemli Türkmen beyleri bu sırada Tutuş’un tarafına geçince, Süleymanşah büyük bir yenilgi aldı. 4 Haziran 1086’da gerçekleşen savaşta, Tutuş’un eline esir düşmektense intiharı seçen Süleymanşah, tarih sahnesinden çekildi.

Tutuş, Süleymanşah’ın cesedini tanıdığını belirterek “Bu Süleymanşah, ayaklarından tanıdım, çünkü Selçukoğullarının ayakları birbirine benzer” demiştir. Süleymanşah’ın cenazesi Halep’e götürülüp Serefü’d-Devle’nin yanına defnedildi. Bu olay, Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu olarak kabul edilen Süleymanşah’ın kişiliği ve kaderine dair pek çok tartışmayı beraberinde getirmiştir.


Efsaneler ve Tarihsel Gerçekler

Osmanlı kaynakları, Süleymanşah’ı Ertuğrul Gazi’nin babası olarak göstermiş, Fırat Nehri’ni geçerken boğulup Caber Kalesi’ne defnedildiğini belirtmiştir. Ancak İslam tarihçileri, Süleymanşah’ın Halep önlerinde öldüğünü ve buraya defnedildiğini kaydeder. Bu karışıklık, I. Kılıç Arslan’ın Habur Nehri’nde boğulmasıyla ilgili olaylarla ilişkilendirilmiş olabilir. Caber Kalesi’ndeki “Türk Mezarı” hakkındaki bilgiler ise oldukça sınırlıdır.


Anadolu’nun Fethi ve Beylikler

Anadolu’nun fethi, İslam tarihindeki en zorlu fetihlerden biri olmuş, ancak Selçukluların azimli mücadeleleri sonucunda gerçekleşmiştir. Süleymanşah’ın ölümünün ardından, Türkiye Selçuklu Devleti zor bir döneme girdi. Türkmen beylerinin oluşturduğu beylikler başıboş kalarak bağımsız hareket etmeye başladılar. Bazı önemli beylikler şunlardı:

  1. Ebu’l-Kasım Beyliği: İznik’te yönetimi devralan Ebu’l-Kasım, Süleymanşah’ın ölümünden sonra Bizans ile mücadele etmiş, ancak Melikşah’tan destek görmemiştir.
  2. Danişmendliler: Sivas merkezli bu beylik, Tokat, Niksar ve Amasya bölgelerinde hüküm sürüyordu.
  3. Mengücek Beyliği: Erzincan merkezli olup, çevredeki Gümüşhane ve Divriği gibi yerleri kapsıyordu.
  4. Saltuklu Beyliği: Kars, Bayburt ve Çoruh vadisi civarında etkiliydi.
  5. Çaka Beyliği: İzmir ve çevresinde denizcilik faaliyetleri ile bilinen bu beylik, önemli bir deniz gücü oluşturdu.
  6. Diğer Beylikler: Kastamonu’da Kara Tegin, Harput’ta Çubuk Bey, Yukarı Ceyhan bölgesinde Emir Buldacı gibi beylerin idaresinde farklı bölgelerde çeşitli beylikler kurulmuştur.

Sultan Melikşah’ın Müdahalesi

Süleymanşah’ın ölümünün ardından Sultan Melikşah, batıdaki bağımsız hareket eden hanedan üyelerini itaat altına almak için harekete geçti. Halep ve çevresindeki bölgeleri denetim altına alan Melikşah, bu süreçte birçok önemli komutanını görevlendirerek bölgedeki Selçuklu otoritesini güçlendirdi. Melikşah, 1087 yılında Antakya’ya kadar ilerlemiş, burada Akdeniz’i görüp fetihlerinden ötürü Allah’a şükretmiştir. Bu süreç, Selçukluların Anadolu ve çevresindeki hakimiyetini pekiştiren bir dönüm noktası olmuştur.

Bir yanıt yazın 0

Your email address will not be published. Required fields are marked *