Saff Suresi

Saff Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 61. suresi olup, 14 ayetten oluşur ve Mekke’de indirilmiştir. Adını, ilk ayette geçen “saff” kelimesinden alır; bu kelime, “saflar” veya “düzenli sıralanmış topluluklar” anlamına gelir. Sure, müslümanları, Allah yolunda birlik ve düzen içinde hareket etmeye davet eder.

Saff Suresi, özellikle müslümanların Allah’a ve Resûlullah’a olan bağlılıkları ve görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini vurgular. Surede, Allah’ın yolunda savaşmanın, yani cihat etmenin önemi ve bunun kişisel fedakârlık gerektirdiği anlatılır. Ayrıca, müminlere, dünya ve ahiret hayatı için değerli olan şeylerin, Allah’ın rızasına yönelik işler ve iyilikler olduğuna dair hatırlatmalarda bulunulur.

Surenin önemli bir kısmı, Hz. İsa (a.s.) ve onun müminleriyle ilgili bir kıssaya yer verir. Hz. İsa, kendisini takip edenlere Allah’a inanmaları için çağrıda bulunmuş, ancak çoğu reddetmiştir. Bu bölüm, Allah’ın yolunda duran ve doğru yolu izleyenlerin karşılaşacakları zorlukları, sabırla aşmaları gerektiğini gösterir.

Saff Suresi, müslümanları yalnızca doğru inanç ve ibadetlerle değil, aynı zamanda iyi davranışlar ve toplumsal sorumluluklarla da donatmak gerektiğini ifade eder. Birlik, düzen ve sadakatle Allah’ın yolunda ilerlemenin önemini öğütler.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.

  1. Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.
  2. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
  3. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.
  4. Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.
  5. Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah’ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
  6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.
  7. İslâm’a çağırıldığı halde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.
  8. Onlar ağızlarıyla Allah’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.
  9. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O’dur.
  10. Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?
  11. Allah’a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
  12. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.
  13. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.
  14. Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah’a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.