Sâbiîler: Kimlerdir ve İnançları Nedir?
Kur’ân-ı Kerim’de yahûdiler ve hıristiyanlarla birlikte zikredilen Sâbiîler hakkında müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazı yorumlara göre, Sâbiîler, bir din mensubiyeti olmayan, fakat Zebur gibi kutsal kitapları okuyan bir topluluktur. Diğer görüşlerde ise Sâbiîler, Yahûdiler ve Mecûsîler arasında bir halk olarak tanımlanmış, hatta bazıları onları tanrıya tapmayan bir inanç topluluğu olarak nitelendirmiştir. Bu görüşlere göre, Sâbiîler “Lâ ilâhe illâllah” diyerek ibadet etseler de, kendi peygamberlerine ya da kutsal kitaplarına sahip değildirler. Bir başka görüş ise, Sâbiîlerin melekleri tanrıya aracılar olarak kabul eden ve bu şekilde Allah’a yaklaşmaya çalışan bir topluluk olduğu yönündedir.
Fahreddin Râzî, Sâbiîlerin, yıldızlara tapınan bir topluluk olduklarını belirterek bu görüşün doğru olduğunu savunmuştur. Bazı rivayetlerde ise, Sâbiîlerin kökeni Hanûh’a, yani İdris (a.s.)’ın torunu Lamek’e dayandırılmaktadır. İbn Esîr, Nûh (a.s.)’un kavminin de Sâbiîlerden olduğunu ve onların putlara tapındığını belirtmiştir.
Sâbiîliğin Tarihi ve Gelişimi
Sâbiîlik, zamanla farklı kültürlerin etkisiyle şekillenmiş bir inanç sistemine dönüşmüştür. Başlangıçta, Hindistan, Mısır, Suriye ve Keldânîler gibi bölgelerde yayılmaya başlamış olan bu inanç, daha sonra Yunan ve Roma kültürlerinden etkilenmiştir. Sâbiîler, başlangıçta dini törenlerini Süryanice yaparlardı ve çoğunlukla Harran’da merkezi bir yerleşim kurmuşlardı. Ancak, Abbâsîler döneminde, Halife Me’mun bu topluluğu takibe almış ve onları yok etmeye çalışmıştır.
Sâbiîliğin daha sonraki dönemlerinde, özellikle 11. yüzyılda, Bağdat’ta hâlâ Sâbiî toplulukları varlığını sürdürmüştür. Bağdat’taki Sâbiîler, bilimsel alanda birçok önemli isme ev sahipliği yapmışlardır.
Ruhânîler ve Gezegenlere Tapınma
Sâbiîler, her şeyin yaratıcısı olarak Allah’a inanmakla birlikte, O’na doğrudan ibadet etmek yerine, ruhânî varlıklara (melekler) ibadet ettiklerine inanırlardı. Bu inanç, Sâbiîlerin, yedi gezegenin her birini birer ilah olarak kabul etmelerini sağlamıştır. Bu gezegenler, dünyayı yöneten güçler olarak görülmüş ve onların heykellerine tapınmak, Allah’a yakınlaşmak için bir araç olarak kabul edilmiştir. Bu, erken dönem putperestliğin başlangıcına işaret etmektedir.
Mandeîlik ve Sâbiîler
El-Cezîre bölgesinde yaşayan Sâbiîler, bazen Vaftizci Yahya’ya bağlı bir Hıristiyan mezhebi olan Mandeîlik inancını benimsemişlerdir. Mandeîler, Hz. İbrahim’in dinine bağlı olduklarını iddia etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerim’de yer alan Sâbiîler, özellikle bu grup ile ilişkilendirilmektedir. Mandeîler, Hıristiyanlık ve Yahûdilikten ayrı bir inanç sistemine sahiptirler. Onlar, gök cisimlerine ve yıldızlara tapınan bir topluluk olarak bilinirler.
Sâbiîliğin İslâm’daki Yeri
İslâm âlimleri, Sâbiîlerin inançları hakkında farklı yorumlar yapmışlardır. El-Kummî tefsirinde, İmam Rızâ, Sâbiîlerin ne mecûsî, ne Yahûdi, ne Hıristiyan, ne de Müslüman olduklarını, sadece yıldızlara ve gök cisimlerine taptıklarını belirtmiştir. Bu, Sâbiîliğin putperest bir inanç olarak kabul edilmesine neden olmuştur. Yıldızlar ve gezegenler, Sâbiîler için yaşamın düzenini belirleyen canlı varlıklar olarak görülür ve bu nedenle büyük saygı gösterilirdi.
Sâbiîler, doğal düzeni ve gök cisimlerini tanrıya yaklaşmanın bir yolu olarak kabul etmişlerdir. Bu yüzden yıldızların ve gezegenlerin sembolü kabul edilen putlara tapınmışlar ve onları Allah’a ulaşmanın bir aracı olarak görmüşlerdir.
Sonuç
Sâbiîler, tarih boyunca birçok kültürün etkisi altında şekillenmiş, kendi iç dinamiklerine sahip bir topluluktur. Hem İslâmî dönemde hem de öncesinde, Sâbiîler dinler tarihi ve inanç sistemleri açısından ilginç bir yer tutmaktadır. Onların inançları, putperestlikten çok, yıldızlar ve gezegenler aracılığıyla tanrıya ulaşmaya dayalı bir anlayışa sahiptir.