Osmanlı’nın İlk Fetihlerinden Bir Kesit
Osmanlı Devleti’nin ilk fetih yıllarında, özellikle Süleyman Paşa’nın öncülüğünde önemli zaferler kazanılmış ve bu zaferlere ilişkin edebî izler de bırakılmıştır. Bu dönemdeki önemli olaylardan biri, Ace Bey ve Fazıl Bey’in öncülüğünde gerçekleştirilen bir fetih hareketidir.
Gelibolu’dan Rumeli’ye Geçiş
Bir gün Ace Bey ve Fazıl Bey, Gelibolu’dan yola çıkarak Kemer adı verilen mahalleye geldiler. Burada bir sal hazırlayıp, her ikisi de bu salda seyahate çıktılar. Hedefleri, Gelibolu’nun biraz dışında bulunan Cemlenik ismindeki kaleydi. Yolda, bağlar arasında bir Hristiyan köylüsüne rastladılar ve onu, Süleyman Paşa’nın yanına götürmek üzere görevlendirdiler. Süleyman Paşa, adamla iyi geçindi ve adam kılavuzluk yapmayı kabul etti.
Yetmiş, seksen kişilik bir grup, bazı kaynaklara göre ise kırk kişilik bir ekip, Rumeli’ye doğru hareket etti. Seyahatinin keyfini süren grup, yolda şu beyitle seslendi:
“Akdenizi geçmişiz bir iki salla, oldu bizim salımız taht-ı Süleyman, bize Himmet-i Murad’ınla gaybden ersâlellah, gözlerimizi açmışız ahsen-i melillahi.”
Bu beyit, Osmanlı’nın gücüne ve Allah’tan gelen yardımına olan inancını simgeler.
Süleyman Çelebi’nin Edebî Katkısı
Süleyman Paşa’nın hareketine, dönemin önemli edebiyatçılarından Süleyman Çelebi de kayıtsız kalmadı. Çelebi, hem adaşı hem de meşrepdaş olduğu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçtiğini duyduğunda, bu olayla ilgili bir beyit kaleme aldı: “Velayet gösterip halka suya seccade salmışsın, yakasın Rumeli’nin dest-i takva ile almışsın.”
Bu beyit, hem Süleyman Paşa’nın fetih hareketinin dini ve ahlaki boyutunu vurgular hem de Osmanlı askerinin karakteristik özelliği olan “takva”ya ve İslam’a olan bağlılıklarını öne çıkarır.
Sonuç
Osmanlı Devleti’nin ilk fetih yıllarında hem askeri hem de kültürel açıdan önemli bir dönem yaşandı. Süleyman Paşa’nın fetihleri, sadece askeri zaferlerle sınırlı kalmayıp aynı zamanda dönemin edebiyatçılarının eserlerine de ilham kaynağı olmuştur. Bu dönemdeki zaferler, Osmanlı’nın batıya doğru genişleme stratejisinin temellerini atmış, aynı zamanda dini ve kültürel bir boyut da kazanmıştır.