II. Abdülhamid’in Bağdat Demiryolu Projesi
II. Abdülhamid’in Bağdat Demiryolu Projesi, sadece Osmanlı İmparatorluğu için değil, dünya çapında yankı uyandıran bir olay olmuştur. Tarihten gelen “İpek Yolu” ve “Güneydoğu Yolu” gibi önemli ticaret yollarının modern bir yansıması olarak, bu proje Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlama hedefini taşımaktaydı. Cebelitarık’tan Afrika kıyılarını dolaşıp Ümit Burnu üzerinden Hindistan’a ulaşan eski güzergâhların yerine, Türkiye üzerinden Bağdat ve Musul’dan geçerek Medine’ye ulaşacak bir demiryolu hattı, ulaşımı kolaylaştırmak ve bölgenin zenginliklerinden daha etkin bir şekilde yararlanmayı sağlayacaktı.
Projenin Amacı ve Faydaları
Proje, birçok farklı amaç için geliştirilmişti. II. Abdülhamid, bu demiryolu projesinin yalnızca hilafet makamı için bir prestij unsuru değil, aynı zamanda ekonomik, ticari ve askeri bir strateji olarak büyük fayda sağlayacağına inanıyordu. Hattın inşasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi ile uzak bölgeleri arasındaki bağlantı güçlendirilecek, tarım ve ticaret canlanacak, bölgedeki Osmanlı varlığı daha sağlam bir şekilde korunabilecekti.
II. Abdülhamid’in ifadesiyle, “Bu yol, yalnızca ekonomik olarak fayda sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda askeri açıdan da çok önemli bir rol oynayacaktır.” Gerçekten de proje, stratejik açıdan Osmanlı ordusunun kutsal toprakları ve uzak bölgeleri koruma kabiliyetini artırmayı hedefliyordu. Bunun yanı sıra, demiryolu hattı boyunca tarım, ticaret ve zanaat gelişecek, yerel nüfusun refahı artacaktı. Bölgedeki zengin doğal kaynakların değerlendirilmesi de bu hattın önemli getirilerindendi.
Mali Zorluklar ve Çözüm Yolları
Bu devasa projenin en büyük zorluklarından biri finansmandı. Sultan Abdülhamid, bu yükün altından kalkmak için Müslüman dünyasının desteğini seferber etti. Kendi kişisel servetinden 2.5 milyon altın bağışladı; memurlardan maaşlarının bir kısmını projeye katkı olarak vermeleri istendi. Hindistan, İran, Haydarabad ve Okyanus adalarındaki Müslüman topluluklar bu çağrıya kayıtsız kalmadılar. Hintli Müslümanlar, gerekli maliyetin üçte birini üstlenerek projeye büyük destek verdiler. Bu dayanışma örneği, projenin hızla ilerlemesini sağladı.
İnşaat ve Teknik Detaylar
Yaklaşık 4 bin kilometre uzunluğundaki İstanbul-Bağdat-Basra hattı, dönemin en büyük demiryolu projelerinden biri olmuştur. Hatta o dönemdeki Santa Fe Demiryolu (2246 km) ve Union Pacific Demiryolu (3000 km) gibi Amerikan projelerinden bile daha büyüktü. İnşaat, yerli işgücü ile yabancı uzmanlığın bir araya geldiği büyük bir organizasyondu. Sultan Abdülhamid, hattın güzergâhını özenle seçerek Osmanlı topraklarından geçen kısmın yabancı şirketlerin kontrolüne geçmemesini sağladı.
İngilizler ve diğer Batılı güçler bu projeye karşı çeşitli sabotaj girişimlerinde bulundular. Ancak Sultan Abdülhamid, diplomatik manevralarla bu baskıları bertaraf etmeyi başardı. Güzergâh boyunca çıkarılan tarihi eserlerin kaçırılmaması için özel tedbirler alındı.
Hattın Tamamlanması ve Sonrası
Bağdat Demiryolu, sekiz yıllık bir inşaat sürecinin ardından 1908’de tamamlandı. Özellikle Medine’ye ulaşan son bölümde, Sultan Abdülhamid’in talimatıyla kutsal topraklara saygı göstermek amacıyla sessiz çalışan lokomotifler kullanıldı. Ancak proje, tam kapasiteye ulaşamadan bölgedeki siyasi kargaşa ve dış müdahaleler nedeniyle kesintiye uğradı. 1916’da Şerif Hüseyin isyanı sırasında İngiliz ajanı Lawrence’ın yönlendirmesiyle hattın bazı bölümleri sabote edildi.
Tarihi ve Ekonomik Etkiler
Bağdat Demiryolu, Osmanlı Devleti’nin ekonomik altyapısına büyük katkılar sağladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’ya olan ihracatı bu dönemde büyük ölçüde arttı. Almanya’ya yapılan ihracat, 1888’de 2.3 milyon marktan 1893’te %700 artarak 16.5 milyon marka ulaştı. Ayrıca, proje yerel ekonomilerin gelişmesine ve birçok yeni yerleşim alanının kurulmasına vesile oldu.
Bugün, Bağdat Demiryolu’nun tarihsel önemi hala anılmaktadır. Ancak maalesef, hattın pek çok kısmı kullanılmaz durumdadır. Gerekli bakım ve restorasyonun yapılması halinde, bu demiryolu hattı hem tarihsel mirası canlandırabilir hem de modern ulaşım ağlarına entegre edilebilir. Sultan Abdülhamid’in bu vizyoner projesi, hala gelecek nesillere ilham veren bir mühendislik harikasıdır.