I. Izzeddin Keykâvus’un Hayatı
Sultan I. Giyaseddin Keyhüsrev’in büyük oğlu Izzeddin Keykâvus, babasıyla birlikte İstanbul’da yaşamış ve burada Atabeg Emîr Seyfeddin Ay-aba tarafından eğitilmiştir. Giyaseddin Keyhüsrev, Anadolu’ya döndükten sonra Izzeddin Keykâvus’u Malatya’ya melik olarak tayin etmiş ve ona Şeyh Mecdeddin İshak’ı öğretmeni olarak görevlendirmiştir.
Babasının ölümünün ardından, devletin önde gelenleri tarafından sultan ilan edilen Izzeddin Keykâvus’a, Konya’dan Kayseri’ye giden devlet adamları haber göndererek onu Kayseri’ye davet etmişlerdir. 21 Temmuz 1211 tarihinde yapılan törenle Selçuklu sultanı ilan edilen Izzeddin Keykâvus, tebrik ve taziye kabulüne başlamıştır. Kayseri’ye hareket etmeden önce, Tokat meliki olan kardeşi Alâeddin Keykubad’ın Kayseri üzerine yürüdüğünü öğrenmişti. Alaeddin Keykubad, babasının ölüm haberini aldıktan sonra Erzurum meliki olan amcası Tuğrul Şah ile birlikte saltanatı ele geçirmek için harekete geçmişti. Danışmendli Zahireddin İli ve Ermeni kralının desteğini alarak Kayseri üzerine yürüyen Alaeddin Keykubad, kardeşiyle kuşatma yapmaya başlamıştı. Durum zorlaşınca, Izzeddin Keykâvus, önemli emîrleri Mübarezedin Çavli, Zeyneddin Basara ve Behram Şah’ı yanına çağırarak onların fikirlerini almıştır. Kayseri valisi Celâleddin Kayser, müttefikleri birbirlerinden ayırabileceğini söyleyerek bu öneri kabul edilmiştir. Vali, gece yarısı değerli hediyelerle Ermeni kralına giderek, taht kavgalarına karışmanın ona hiçbir çıkar sağlamayacağını belirterek, onu ordugahı terk etmeye ikna etmiştir. Ermeni kralının ayrılmasının ardından, Tuğrul Şah da Erzurum’a gitmiş, buna bağlı olarak Alaeddin Keykubad kuşatmadan vazgeçip Ankara yönüne doğru ilerlemiştir. Danışmendli Zahireddin İli, Alâeddin Keykubad adına Niğde’ye giderek faaliyetlerine devam etmiştir. Bu şekilde Kayseri’deki tehlikeyi atlatan Izzeddin Keykâvus, birkaç gün dinlendikten sonra Konya’ya hareket etmiş ve şehirdeki ileri gelenler tarafından törenle karşılanmıştır. Tahta çıkarılan sultana, kurbanlar kesilmiş, altın ve gümüşler saçılmış, değerli hediyeler sunulmuştur. Tüm devlet adamları törenle biat etmiş, Sultan da onlara hilatler giydirip, mal ve toprak tahsis etmiştir. Cülûs şenlikleri bir hafta boyunca devam etmiştir. Çeşitli ülkelerden gelen elçiler tebriklerini sunmuş ve değerli hediyeler takdim etmiştir. Sultan Izzeddin Keykâvus bu vesileyle Abbâsî halifesi Nâsır Lidinillah’a da elçi göndermiş, saltanatının tasdik edildiğini bildiren hakimiyet senedini almıştır. Ayrıca, Sultan Seyh Mecdeddin İshak’ı Bağdat’a elçi olarak gönderip, Fütüvvet teşkilatına katılmak için gerekli sembol olan Fütüvvet salvarını istemiştir. Bizans İmparatoru Laskaris de sultana elçi göndererek tebriklerini iletmiştir.
Izzeddin Keykâvus, devlet işlerini yoluna koyduktan sonra, Konya’ya sığınmış olan kardeşi Alaeddin Keykubad meselesini çözmeye karar verdi. Emirlerine haber gönderip, Konya’ya çağırdı ve kuşatma için gerekli hazırlıkları yaparak Ankara üzerine yürüdü. Uzun süren kuşatma nedeniyle sıkıntıya giren Alaeddin Keykubad, Eyyubî hükümdarı el-Melikü’z-Zâhir’e başvurarak barış yapılmasını istedi. Ancak bu girişimden sonuç alamayan Alaeddin Keykubad, şehri teslim etmeye karar verdi ve kardeşi Izzeddin Keykâvus’a aman vermesi şartıyla barışa razı oldu. Bu durumu, Sultan Seyfeddin Ay-aba, Hüsameddin Çoban ve Seyfeddin Kızıl ile görüşerek kabul etti ve şehir teslim alındı. Alaeddin Keykubad ise Malatya yakınlarındaki Minsâr kalesine hapsedildi (1213).
Sultan, iç meseleleri çözüme kavuşturduktan sonra, ülkede ticaretin gelişmesi için çalışmalar yapmaya başladı. Kıbrıs Krallığı ile bir anlaşma imzalayarak Avrupalı tüccarların Kıbrıs üzerinden Anadolu’ya gelmelerini sağladı. Aynı amaçla Venediklilerle de bir anlaşma yapmış ve Venedik tüccarlarının Anadolu’ya rahatça girmesini temin etmiştir. Akdeniz ticaretini canlandıran Sultan, Karadeniz ticaret yollarının güvenliğini sağlamak amacıyla da harekete geçmiştir. Samsun ve Sinop limanlarının önemi nedeniyle, Sinop’u ele geçirmek için planlar yapmış ve sonunda şehri karadan ve denizden kuşatarak Rumları teslim olmaya zorlamıştır (26 Cemazielâhir 611/2 Kasım 1214). Şehri teslim alan Sultan, burada devletin imar ve güvenliğini sağlamak için önemli faaliyetlere başlamıştır. Sinop’un fethinden sonra Sultan, Karadeniz’in güvenliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapmış ve şehri imar etmiştir.
1216’da Ermenilere karşı bir başka sefere çıkmış ve Karaman ve Ereğli’yi geri almıştır. Antalya’daki Hristiyanlar, bir baskınla Türkleri zafere uğratmış, ancak Sultan Izzeddin Keykâvus hızlı bir şekilde harekete geçerek Antalya’yı yeniden ele geçirmiştir (30 Ramazan 612/22 Ocak 1216). Hristiyanlar, bu seferin ardından Kıbrıs’tan yardım almışlardır. Sultan, başarılı bir kuşatma sonucu şehri geri almıştır.
Aynı yıl, Sultan Izzeddin Keykâvus, Ermenilere karşı ikinci bir sefere çıkmış ve Halep hükümdarı Melik Zâhir’den yardım istemiştir. Ancak bu yardım tam anlamıyla gerçekleşmemiştir. Sultan, 1218 yılında Selçuklu kuvvetleriyle Halep’i ele geçirmeyi hedeflemiş fakat başarısız olmuştur. Sultan, geri dönerken hastalanmış ve 7 Ocak 1220’de vefat etmiştir. Cenazesi Sivas’taki Dârü’s-Sifa’da toprağa verilmiştir.
Izzeddin Keykâvus, adaletli, zeki ve güçlü iradeye sahip bir hükümdardı. Döneminde adalet, emniyet ve refah hüküm sürmüştür. Yaptığı anlaşmalar ve fetihlerle devletin sınırlarını genişletmiş ve çevresindeki devletleri kendi nüfuzu altına almıştır. Selçuklu Devleti’ni denizlere açmış ve Anadolu ile dünya arasındaki ticaret yollarını güvence altına almıştır. Ayrıca, edebiyat ve bilim alanlarında büyük katkılarda bulunmuş, birçok âlim ve şairi himaye etmiştir.