Hristiyanların Hz. İsa ve Annesi Meryem’i İlâh Edinme İnancı ve İslam Perspektifi

Bazı Hıristiyan mezhepleri, Hz. İsa’yı tanrı kabul etmenin yanı sıra, onu doğuran annesi Hz. Meryem’i de tanrının annesi olarak kabul ederek onu da ilâh derecesine yükseltmişlerdir. Bu inanç, İslam açısından açık bir şirk (Allah’a ortak koşma) olarak değerlendirilir.

Kur’an-ı Kerim, Hıristiyanların Hz. İsa ve annesini ilâh edindiklerini reddeder ve bu yanlış inanca karşı açık bir cevap verir:

“Allah: ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: ‘Beni ve anamı, Allah’tan başka iki ilâh/tanrı edinin’ diye sen mi dedin?’ diye buyurduğu zaman o, şöyle dedi: ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim, Sen yücesin; Hakkım olmayan, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, şüphesiz Sen bunu bilirsin. Benim içimdekini Sen bilirsin; ben Senin zâtında olanı bilmem. Gaybları/gizlilikleri eksiksiz bilen yalnız Sensin, Sen! Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibâdet/kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şâhid/kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin, şâhidsin.” (5/Mâide, 116-117)

Bu ayet, Hz. İsa’nın kesinlikle kendisini ve annesini ilâh olarak iddia etmediğini, insanları sadece tek Allah’a kulluk etmeye çağırdığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla, Hıristiyanların bu yanlış inançları, Hz. İsa’dan sonra ortaya çıkmış ve onun öğretilerinin dışına çıkılmıştır.

Kur’an-ı Kerim, Hz. İsa ve annesinin tanrı olamayacaklarını, mantıksal bir temele dayandırarak açıklar:

“Meryem oğlu Mesih (İsa), ancak bir rasûldür/peygamberdir (başka bir şey değildir). Ondan önce de (birçok) peygamberler gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.” (5/Mâide, 75)

Bu ayette, hem Hz. İsa hem de annesi Hz. Meryem, yemek yiyen insandır ve bu durum, onların ilah olamayacaklarını gösterir. Çünkü ilahların ihtiyaçları olmaz; yemek yeme, içme gibi insana ait ihtiyaçları karşılamaya gereksinim duymazlar. Eğer ilah olsalardı, bu tür insani ihtiyaçlardan uzak olmaları gerekirdi. Bu, akıl ve mantıkla da çelişen bir durumdur.

Kur’an ayrıca, Yahudilerin Hz. İsa ve annesine yönelik iftiralarını reddeder. Yahudiler, Hz. İsa’nın annesini gayr-ı meşrû bir ilişkiyle suçlarken, Kur’an, Hz. Meryem’in namuslu, dürüst ve doğru bir kadın olduğunu vurgular. İslam’a göre, her ikisi de Allah’ın elçileri ve özel yaratılmış varlıklardır, fakat hiçbiri tanrı olma özelliğine sahip değildir.