Haricilik nedir?

Haricilik, İslam tarihindeki erken dönemde ortaya çıkan bir mezhep veya siyasi hareket olup, özellikle İslam’ın ilk fitneleri ve iç savaşları sırasında önemli bir rol oynamıştır. Haricîler, Ali bin Ebu Talib ile Muaviye arasında gerçekleşen Sıffin Savaşı sonrasında, bu savaştaki hakem kararına karşı çıkarak, bir grup müslümanın ortaya çıkmasına yol açmışlardır.

Hariciliğin Kökeni:

Haricilik, İslam’ın ilk iç savaşlarından biri olan Sıffin Savaşı’nın ardından 661 yılında doğmuştur. Bu savaş, Ali bin Ebu Talib ile Muaviye bin Ebu Süfyan arasında yapılmış, sonunda hakemlik önerisi üzerine anlaşmazlık çıkmıştır. Haricîler, hakemliğin İslam’a aykırı olduğunu ve bu durumda yalnızca Allah’ın hükmüne itaat edilmesi gerektiğini savundular.

  • Sıffin Savaşı ve Hakemlik Krizi: Ali bin Ebu Talib‘in Muaviye ile yapılan anlaşmaya rıza göstermesi, onun kaderin ve Allah’ın hükmü yerine insanlar tarafından karar verilmesine onay vermesi anlamına geliyordu. Bu durum, bazı müslümanlar arasında karşıt görüşler oluşturdu.
  • Haricîler, Ali’nin bu kabulünü reddettiler ve ona karşı ayaklandılar. Bu gruba katılanlar, kendi liderliklerinin meşru olduğunu savundular. Haricîler, Ali ve Muaviye‘yi “hükmü Allah’a bırakmamakla” suçladılar ve bu yüzden onları kâfir olarak kabul ettiler.

Hariciliğin Temel İnançları ve Görüşleri:

  1. Hüküm yalnızca Allah’a aittir: Haricîler, hüküm verme yetkisinin yalnızca Allah’a ait olduğunu savunurlar. İnsanların, bu konuda bir karar verme yetkileri yoktur. Ali bin Ebu Talib’in hakemlik kararını kabul etmesi, onlar için büyük bir sapma olarak görülmüştür.
  2. İman ve İslam’ın Tanımı: Haricîler, imanın sadece inançla değil, aynı zamanda eylemlerle de ilgili olduğunu savunurlar. Yani, bir kişi doğru inançlara sahip olsa bile, eylemleri ve davranışları da İslam’a uygun olmalıdır. Eğer bir kişi büyük günah işlerse, o kişi dinden çıkmış sayılır.
  3. Cemaatten Ayrılma: Haricîler, kendi görüşlerine uymayan ali ve muaviye taraftarlarını kâfir olarak kabul ettiler ve bunlarla hiçbir şekilde ilişkide olmamayı savundular. Bu anlayışları, onları zamanla diğer Müslümanlardan ayırdı ve kendi cemaatlerini oluşturdu. Ali’nin ordusunda yer alıp sonra ayrılanlar, Haricîliğin ilk savunucuları oldular.
  4. Büyük Günah ve Küfür: Haricîler, büyük günah işleyen herhangi bir Müslümanı kâfir olarak kabul ederler. Bu, onların katı inanç sistemlerinin bir parçasıdır ve onları diğer mezheplerden ayıran önemli bir özelliktir. Büyük günah işleyenlerin tövbe etmeden öldüğü takdirde cehenneme gideceklerine inanırlar.
  5. Bireysel Özgürlük ve Direniş: Haricîlik, özellikle haksız yönetime karşı direniş anlayışını vurgular. Eğer bir Müslüman, adil bir yönetimi görmüyorsa, direnme hakkı olduğunu savunurlar. Bu, onları tarihsel olarak birçok isyanın içinde yer alan bir grup haline getirmiştir.

Haricîlerin Siyasi Görüşleri:

Haricîler, siyasi bir hareket olarak da çok önemli bir rol oynamışlardır. Onlar için bir yönetici, sadece Allah’a yakın ve adil olmalıydı. Eğer yönetici, halkını adaletsiz bir şekilde yönetirse, o yöneticiye karşı savaş açma hakkına sahiptiler.

  • Ali bin Ebu Talib’e karşı başlattıkları isyanlar, Haricîliğin sadece dini bir hareketten ziyade siyasi bir hareket olarak da şekillenmesine yol açmıştır. Haricîler, Ali bin Ebu Talib’i ve ona karşı çıkanları kâfir saymış ve onlara karşı savaşa başlamışlardır.
  • Nihayetinde Haricîler, Ali’nin ordusundan ayrılan ve kendi yolunu seçen bir grup olarak, ilk zamanlarda siyaseten oldukça etkili olmuşlardır. Ancak, zamanla içlerindeki bazı grupların farklı görüşler nedeniyle bölünmeleri, hareketin gücünü zayıflatmıştır.

Haricîlerin Tarihteki Yeri:

Haricîlik, İslam tarihinde birkaç önemli isyana ve savaşlara sahne olmuştur. Bu isyanlar ve savaşlar, Haricîler’in İslam dünyasında güçlü bir siyasi etki oluşturduğunu gösterir:

  1. Nahrevân Savaşı (658): Ali bin Ebu Talib ile Haricîler arasında yapılan bu savaş, Haricîlerin tarihindeki en önemli çatışmalardan biridir. Ali’nin ordusuna karşı çıkan Haricîler, Nahrevân yakınlarında bir araya geldiler. Ancak, Ali’nin zaferiyle sonuçlanan bu savaş, Haricîlerin siyasi etkisini büyük ölçüde kırmıştır.
  2. Hârûrâ ve diğer Haricî merkezleri: Haricîler, Hârûrâ adlı bir bölgeyi kendi merkezi haline getirmişlerdir. Bu, onların siyasi bir güç olarak varlık gösterdikleri ilk yerlerden birisidir.
  3. Haricîlerin Bölünmesi: Haricîlik hareketi, zamanla çeşitli alt mezheplere bölünmüştür. Örneğin, Ebâdîler, İbâdîler gibi gruplar, Haricîliğin farklı yorumlarını benimsemişlerdir. Bu gruplar, Haricîlikten türemiş olsa da, farklı doktrinlere ve fıkıh anlayışlarına sahip olmuşlardır.

Haricîliğin Günümüzdeki Durumu:

Günümüzde, Haricîlik, geniş bir mezhep olarak varlığını sürdürmemekle birlikte, tarihsel anlamda hala etkisini hissettiren bir anlayış olarak kabul edilir. Ancak, günümüz İslam dünyasında Haricîlik üzerine doğrudan bir hareket veya mezhep pek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, zaman zaman şiddet içeren eylemlerle Haricîlik anlayışına benzeyen grupların ortaya çıkması, Haricîliğin tarihteki etkilerini gösteren bir işarettir.

Sonuç:

Haricilik, Sıffin Savaşı ve hakemlik krizinin ardından ortaya çıkan ve hüküm yalnızca Allah’a aittir inancı doğrultusunda hareket eden, adaletli liderlik anlayışına dayanan erken İslam’daki önemli bir hareketti. Haricîler, büyük günah işleyenleri kâfir olarak kabul eder, insanların, adaletsiz yönetimlere karşı direnme hakkı olduğunu savunurlar. Bununla birlikte, Haricîlik zamanla içindeki farklı görüşlerle çeşitli alt mezheplere ayrılmış, fakat günümüzde geniş bir takipçi kitlesi bulunmamaktadır.