Dûmetü’l-Cendel Olayı
Dûmetü’l-Cendel, Tebük’e yakın bir bölgede, Sam’a beş günlük mesafede yer alan bir yerleşimdir. Hz. Peygamber, Sam’daki Hristiyan Araplar ve Bizans İmparatoru Herakleios’un desteklediği Rum askerlerinin, Medine’ye saldırı hazırlığı içinde olduklarını öğrendiğinde, onlardan önce hareket etmeye karar vermiştir. Hicretin 9. yılında, 30 bin kişilik bir orduyla Tebük’e kadar ilerlemiştir. Ancak Tebük’e vardığında, ne Rumlardan ne de Araplardan bir hareketlilik görülmemiştir. Ayrıca Sam bölgesinde veba hastalığının yayıldığına dair haberler de alınmıştır. Bu durum üzerine Hz. Peygamber, sahabesiyle istişarede bulunarak bir süre Tebük’te beklemeye karar vermiştir.
Hz. Peygamber, Tebük’te bulunduğu sırada, Halid b. Velid’i (ö. 641) çağırmış ve ona 400 atlı asker vererek Dûmetü’l-Cendel’deki Ükeydir b. Abdilmelik’in yanına göndermiştir. Ükeydir, Kindeli kabilesinin lideriydi ve Hristiyan’dı. Halid, gece vakti Ükeydir’in kalesine yaklaşarak, Ükeydir’i yakalamış ve onunla birlikte birkaç adamını esir almıştır. Ükeydir’in kardeşi Hassan, Halid ve ordusuyla çarpışmaya devam etmek istemiş ve bu sırada öldürülmüştür. Diğer adamlar ise kaçıp kaleye sığınmışlardır.
Ükeydir ve Halid arasında yapılan anlaşmaya göre, Halid’e şu koşullarla ganimet verilmesi kararlaştırılmıştır:
- 2000 deve,
- 800 at,
- 400 zırh gömlek,
- 400 mizrak.
Bunlara ek olarak, Ükeydir ve kardeşi Mudad, Hz. Peygamber’e götürülüp, haklarında orada hüküm verilmesi için teslim edilecekti. Ükeydir ve kardeşi, Tebük’e getirilmiş ve Hz. Peygamber, ganimetin beşte birini Beytü’l-Mâl’a ayırdıktan sonra, geri kalan kısmı ordu arasında paylaştırmıştır.
Rasûlullah (s.a.s.), Ükeydir ve kardeşine İslam’a davette bulunmuş, ancak onlar kabul etmeyerek, cizye ödemeyi kabul etmişlerdir. Bunun üzerine, serbest bırakılmışlar ve onlara emân ve sulh maddelerini içeren bir yazı verilmiştir. Ükeydir, Tebük’ten Dûmetü’l-Cendel’e dönmüştür. Dûmetü’l-Cendel, akarsuyu, hurmalıkları ve verimli topraklarıyla büyük bir ticaret merkeziydi. Arap kabilelerinin Müslüman olduğunu görmekle birlikte, Dûmeliler, İslam’a girmeyi değil, cizye ödemeyi tercih etmişlerdir.
Bu olay, İslam Devleti’nin çevresindeki kabileler üzerinde oluşturduğu baskının bir örneği olarak tarihe geçmiştir.