Aydınoğulları Beyliği Tarihi
Aydınoğulları Beyliği, XIV. yüzyılın başlarında Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından kuruldu. Beyliğin merkezi Birgi olup, bölge Büyük Menderes’ten Tire ve Ayasuluk (Selçuk)’a kadar uzanıyordu. Aydınoğlu Mehmed Bey, Kütahya ve çevresindeki Germiyanoğulları Beyliği’nin ordusunda bir subay olarak görev yapıyordu. Aynı dönemde Bizans İmparatorluğu taht kavgaları nedeniyle zayıflamış, Anadolu Beylikleri de topraklarını ele geçirmeye çalışıyordu. Karesi Bey Çanakkale, Saruhan Bey ise Alasehir’den İzmir’e kadar olan kıyı bölgelerini fethetmişti. Aydınoğlu Mehmed Bey, Germiyan Beyliği’nin batı seferlerini yürütürken, bu fetihlere katıldı. Ancak, Sasa Bey ile arası bozuldu ve Aydınoğlu Mehmed Bey, Sasa Bey’i yenerek Aydın ilini ele geçirdi (1308) ve Aydınoğulları Beyliği’ni kurdu.
a. Mehmed Bey Dönemi (1308-1334)
Aydınoğulları Beyliği’nin kurucusu Gazi Mehmed Bey, “Mübarezüddin” ve “Sultanü’l-guzat” unvanlarıyla tanınır. 1308’de Aydın’ı yönetmeye başlamış ve kısa sürede İzmir’i (1317), Ayasuluk, Tire, Sultanhisar ve Bodemya’yı fethetmiştir. 1326’da “Gavur İzmir” olarak bilinen sahil İzmir’i Osmanlılar tarafından alınırken, Aydınoğlu Mehmed Bey, İzmir’in Müslüman hâkimiyetini sağlamıştır. Aydınoğulları Beyliği’nin genişlemesi, denizcilik faaliyetlerini artırmış ve Ayasuluk ile İzmir’de tersaneler kurulmuştur. 1319 yılında Sakız’a yapılan akın için hazırlanan 58 gemiden oluşan bir donanma Ayasuluk’tan yola çıkmıştır. Ayrıca, Umur Bey’in İzmir’de kurduğu donanma ile Sakız, Bozcaada, Ege adaları ve Rumeli kıyılarına başarılı akınlar yapılmıştır.
b. Umur Bey Dönemi (1334-1348)
Bahaeddin Gazi Umur Bey, babasının ölümünden sonra 1334 yılında 25 yaşında Aydınoğulları Beyliği’nin başına geçti. İlk olarak, Venedik, Rodos ve Kıbrıs donanmasına karşı İzmir’i savundu. Sonrasında Saruhan Bey’le birleşerek Yunanistan ve Mora’ya başarılı seferler düzenledi. 1335’te Aydın ili civarındaki Filadelfiya (Alasehir) kuşatılmış ve Bizans İmparatoru III. Andronikos’un desteğiyle alınmıştır. Aydınoğulları, 1335’te İlhanlılar’ın egemenliğinden bağımsızlıklarını ilan etti. 1342’de Bizans tahtındaki değişiklikle Kontakuzenos, Umur Bey’den yardım istemiştir. Ancak, 1343-1344 yıllarında Umur Bey, Trakya’da yapılan seferlerde başarılı olamamış, bir yıl sonra Rumeli’de yeniden seferler düzenlemiştir.
Umur Bey’in gücü, Batı Akdeniz’deki Latin devletlerini endişelendirmiş ve Papa, Haçlı Seferi düzenlenmesi için harekete geçmiştir. 1344’te Latin donanması İzmir’e saldırarak Türk donanmasını yok etmiş ve İzmir’in kıyı şehirlerini ele geçirmiştir. Umur Bey, Karadeniz’e geçerek Saruhan Bey ve diğer müttefiklerle birlikte Çanakkale Boğazı üzerinden Rumeli’ye geçmiştir. Fakat 1348 yılında İzmir kuşatmasında şehit olmuştur. Gazi Umur Bey, 18 yaşında askeri kariyerine başlamış ve 39 yaşında hayata veda etmiştir.
Bu dönemin sonunda, Aydınoğulları Beyliği, Latinlerle ağır şartlarla bir anlaşma yapmak zorunda kalmıştır. Bu anlaşma, Aydın’daki deniz kuvvetlerini etkisiz hale getirmiş ve beylik gücünü kaybetmiştir. Gazi Umur Bey’in ardından yerine geçen Hizir Bey, Latinlerle yapılan anlaşma sonrası Aydınoğulları’nın deniz faaliyetlerini durdurmuş ve beylik giderek zayıflamıştır.
Aydınoğulları Beyliği’nin Osmanlı İdaresine Girmesi
a- İsa Bey Dönemi (1360-1390)
Aydınoğulları Beyliği’nin Osmanlı topraklarına katılması, Aydınoğulları’nın zayıflamasının ardından gerçekleşmiştir. İsa Bey, Aydınoğulları Beyliği’nin en küçük oğlu olan ve Fahreddin olarak da bilinen İsa Bey, Tire emiri Süleymansah’ın 1349 yılında vefatının ardından Aydınoğulları’nın hükümdarı olmuştur. İsa Bey dönemine ait kayda değer tarihi olaylar sınırlıdır. 1371’de, Venedik ile mevcut bir anlaşmanın yenilendiği ve Osmanlılar ile ilişkilerin dostane bir şekilde devam ettiği görülmektedir. Bu dönemde, I. Murad’ın oğulları Yakup ve Bayezid Çelebi’nin sünnet merasimlerine Aydınoğulları Beyliği’nin temsilcilerinin de katıldığı kaydedilmiştir. Aynı şekilde, Bayezid Çelebi’nin Bursa’daki düğününe hediye gönderenler arasında Aydın Beyi de bulunmaktaydı. Bu dönemde, Osmanlı Devleti ve Aydınoğulları arasında askeri yardımlaşmaların olduğu, Aydınoğulları’nın Osmanlıların Rumeli fetihlerine katıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle 1389’daki Kosova Savaşı’na Osmanlıların Aydınoğulları’nın da katıldığı anlaşılmaktadır. Aydın Beyliği, 1390 yılında Alasehir’in Osmanlı idaresine girmesiyle sona ermiş ve Beylik, hutbe ve sikke ile Osmanlı’nın egemenliği altına alınmıştır. Alasehir, Aydın Beyliği’nin son kalesi olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
b- Timur ve Aydın Beyliği’nin Yeniden Canlanması
Ankara Savaşı’nda Osmanlılar’ın büyük bir yenilgiye uğramasının ardından Timur, Osmanlı düşmanı olan birçok beyi eski topraklarına geri göndermiştir. Bu dönemde, Aydın Beyliği de eski topraklarında tekrar hüküm sürmeye başlamıştır. Timur’un zaferi sonrası 1390 ile 1402 yılları arasındaki 12 yıl, Aydın Beyliği için bir bağımsızlık dönemi olarak kabul edilebilir. Bu dönemde, İsa Bey’in oğlu Musa Bey ve II. Umur Bey, Aydınoğulları Beyliği’nin yönetimini ele geçirmiştir. Ancak Musa Bey kısa süre içinde vefat edince, II. Umur Bey yönetimi devralmıştır.
c- II. Umur Bey Dönemi (1403-1405)
II. Umur Bey dönemi, Aydınoğulları Beyliği içinde kardeşler arası iktidar mücadeleleriyle geçmiştir. Umur Bey Ayasuluk’ta hüküm sürerken, Cüneyd Bey de İzmir Beyi olarak bölgede etkin olmuştur. Cüneyd Bey, Ayasuluk’u ele geçirmek için mücadele etmiş ve başarılı olmuştur. Umur Bey’in kızına, Süleyman Çelebi’nin desteğiyle, Cüneyd Bey Ayasuluk’u tekrar ele geçirmiştir. Ancak kısa bir süre sonra, Cüneyd Bey ve Umur Bey birleşerek Salihli ve Nif taraflarını da topraklarına katmışlardır. 1405’te II. Umur Bey’in vefat etmesinin ardından, Aydın Beyliği’nin yönetimi Cüneyd Bey’e kalmıştır.
d- Cüneyd Bey Dönemi
Cüneyd Bey, Aydın Beyliği’nin en son hükümdarı olarak bilinir. Osmanlı taht kavgaları sırasında, özellikle Çelebi Mehmed’le olan mücadelesi nedeniyle sıkıntılı bir dönem geçirmiştir. Cüneyd Bey, birçok kez Osmanlı’ya karşı bağımsızlığını korumak için mücadele etmiştir. Fakat nihayetinde 1415’te Çelebi Mehmed’e bağlılık bildirerek İzmir’i teslim etmiştir. Cüneyd Bey daha sonra, Eflak’ta ortaya çıkan Düzmece Mustafa ile işbirliği yaparak, Bizans’a sığınmış ve sonunda Osmanlı hükümetinin onayı ile tekrar Aydın İli’ne dönmüştür. Ancak 1426’da, Osmanlılar’a karşı gösterdiği hareketler sonucunda tutuklanarak idam edilmiştir. Bu olayla birlikte Aydın Beyliği sona ermiş ve Aydın İli Osmanlı topraklarına katılmıştır.
e- Sosyal ve Ekonomik Hayat
Aydın Beyliği, özellikle denizcilik ve ticaret açısından önemli bir bölge olmuştur. Umur Bey döneminde Aydın Beyliği güçlü bir donanma kurmuş ve Ege Denizi’nde geniş bir etki alanı oluşturmuştur. Bozcaada, Sakız Adası, Yunanistan kıyıları ve Mora’ya yapılan seferler, Aydın Beyliği’nin zenginleşmesini sağlamıştır. Ticaret, özellikle Menderes Nehri üzerinde yapılan nakliyatla canlılık kazanmıştır. Aydın Beyliği, Batı ile güçlü ticari ilişkiler kurmuş ve birçok İslam ve Latin parası kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca, çeşitli vakıf eserleri, cami ve medreseler inşa edilmiştir.
f- Ordu ve Donanma
Aydın Beyliği, kara ordusunun yanı sıra güçlü bir donanma da kurmuştu. Kara ordusu, Anadolu Selçukluları ve diğer beyliklerin teşkilatına benzerdi. Denizci olarak kadırga gemileri kullanılırken, Aydın Beyliği’nin donanması Ege ve Karadeniz’deki seferlere katılmıştır. 1333’te Yunanistan’a yapılan seferde, 300 gemiden oluşan bir donanmanın varlığı, donanmanın gücünü gösteren önemli bir örnektir.
g- İlim ve Kültürel Faaliyetler
Aydın Beyliği, bilim ve kültür alanında da önemli gelişmeler göstermiştir. Aydınoğulları Beyleri, alimlere yüksek değer vermiş ve bilimsel faaliyetleri desteklemiştir. Mehmed Bey, kendisi de bir bilim adamıydı ve birçok kitabı vakfetmiştir. Ayrıca, İslam kültürünün yanı sıra Latin kültüründen de etkilenmiş ve bu dönemde birçok eser tercüme edilmiştir.
h- İmar Faaliyetleri
Aydın Beyliği, yerleşim alanlarında önemli imar faaliyetlerine de imza atmıştır. Birgi, Tire ve Ayasuluk (Selçuk) gibi merkezlerde birçok cami, medrese ve türbe inşa edilmiştir. Bu eserler, Aydın Beyliği’nin mimari ve kültürel zenginliğini yansıtmaktadır. Özellikle Ayasuluk’taki İsa Bey Camii, mermer işçiliği ve ağaç oymacılığı açısından önemli bir eser olarak kabul edilmektedir.