Abdullah bin Amr ibni´l-As (r.a) kimdir?

Abdullah bin Amr bin As (r.a.), İslam’ın önemli sahabelerinden biridir ve Hz. Muhammed (s.a.v.)‘in en yakın ve en değerli arkadaşlarından biri olarak tanınır. Hem babası Amr bin As hem de kendisi, İslam’a hizmetleri ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e olan bağlılıklarıyla öne çıkmıştır.

Ailesi ve Hayatı:

Abdullah bin Amr bin As, Mekke’nin önemli ve saygın kabilelerinden biri olan Kureyş’in Sahm kabilesine mensuptur. Babası Amr bin As, İslam’a geçmeden önce Mekke’deki müşriklerin liderlerinden biriydi, ancak İslam’ı kabul ettikten sonra önemli bir sahabe olarak tarih sahnesine çıkmıştır.

Abdullah bin Amr, İslam’dan önce pek çok Kureyşli gibi Mekke’deki cahiliye toplumunun bir parçasıydı, ancak sonradan İslam’ı kabul etti ve bu kabulü, onun hayatını değiştirdi.

İslam’ı Kabulü:

Abdullah bin Amr bin As, babasının aksine ilk başta İslam’a karşı direnç göstermiştir. Ancak, Mekke’deki İslam’a karşı düşmanlığın artmasıyla birlikte Abdullah, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e karşı duyduğu ilgiyi ve İslam’a olan yönelimi artırmaya başladı.

Bir gün, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in daveti üzerine İslam’ı kabul etti ve müslüman oldu. Abdullah bin Amr, İslam’a girmesinin ardından, Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) en sadık ve dikkatli takipçilerinden biri oldu.

Özellikleri ve Bilgisi:

Abdullah bin Amr bin As, çok genç yaşta yüksek bir dini bilgiye sahip oldu. Hadis rivayetinde de önemli bir rol oynamış ve İslam’ın öğretilerini öğrenip başkalarına aktarmıştır. En bilinen özelliği, Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) sözlerini çok dikkatli bir şekilde ezberlemesi ve hadisleri doğru bir şekilde rivayet etmesidir.

Abdullah bin Amr, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sözlerini çok hızlı bir şekilde yazan ve ezberleyen sahabeler arasında yer aldı. Bu nedenle Peygamber Efendimiz‘in hadislerini rivayet eden önemli sahabelerden biri olmuştur. “Abdullah bin Amr’ın, Peygamber Efendimiz’in her söylediğini yazması” çok konuşulan bir hadise olmuştur.

Öne Çıkan Hususiyetleri:

  1. Açık fikirliliği ve ders almak için sürekli çaba göstermesi: Abdullah bin Amr, Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) yanında uzun süre kalmış, özellikle tefsir ve hadis alanlarında derinlemesine bilgi edinmiştir. Peygamber Efendimiz’in hayatını ve öğretilerini çok iyi bir şekilde özümsemiştir.
  2. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sözlerini yazması ve rivayet etmesi: Abdullah bin Amr bin As, çok küçük yaşlardan itibaren Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) her sözünü büyük bir dikkatle yazmış ve doğru bir şekilde aktarmıştır. Onun rivayetleri, özellikle hadis külliyatlarında önemli bir yer tutar.
  3. Fiziksel dayanıklılığı: Abdullah bin Amr, savaşlarda ve mücadelelerde fiziksel olarak da cesur bir sahabe olarak öne çıkmıştır. Bedir ve Uhud gibi savaşlarda aktif bir şekilde yer almıştır.

İslam’ın Yayılmasındaki Rolü:

Abdullah bin Amr bin As, İslam’ın yayılması konusunda da önemli bir rol oynamıştır. Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) vefatından sonra Irak, Şam ve Mısır bölgelerinde İslam’ın öğretilerini yayma noktasında önemli görevler üstlenmiştir.

Mısır’a Gönderilmesi:

Abdullah bin Amr, Hz. Ömer döneminde Mısır’a vali olarak gönderilen babası Amr bin As‘ın yanında önemli görevler üstlenmiştir. Mısır’da İslam’ı yaymak, dini eğitim vermek ve zihinsel etkiler yaratmak amacıyla pek çok faaliyetlerde bulunmuştur. Mısır’da verdiği dersler ve İslam’ı yayma çabaları ile o bölgedeki İslam medeniyetinin temellerinin atılmasına önemli katkılarda bulunmuştur.

Vefatı:

Abdullah bin Amr bin As, İslam’a hizmet ettiği yıllar boyunca çok sayıda hadis rivayet etmiş ve bu rivayetleriyle İslam ilminin gelişimine katkı sağlamıştır. Vefat ettiğinde, özellikle hadis kitaplarında ismi anılacak kadar önemli bir figür haline gelmiştir. Abdullah bin Amr’ın ölümünden sonra, İslam dünyası onun bilgi birikimini ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in öğretilerine olan sadakatini hep hatırlamıştır.

Sonuç:

Abdullah bin Amr bin As (r.a.), Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) en değerli sahabelerinden biri olarak, İslam’ın öğretilerini yaymak, dinî bilgi sağlamak ve Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v.) öğretilerine sadık kalmak noktasında önemli bir yere sahiptir. Hem savaşlarda gösterdiği cesaret hem de dini ilimlerdeki derin bilgisiyle tanınmış, İslam’a olan katkıları uzun yıllar boyunca hatırlanmıştır.