Kâlûbelâ ne demek?

Kâlûbelâ, Arapça bir terim olup, “bütün varlıkların Allah’a biat etmesi” veya “Allah’ın emirlerine karşılık olarak ‘Evet’ demek” anlamında kullanılır. Bu terim, özellikle İslam inancına dayanan bir kavram olarak, insanların doğmadan önceki ruhsal varlık durumları ile ilgili bir olaydan kaynaklanır.

Kâlûbelâ’nın anlamı ve kullanımı:

  1. Ruhların Allah’a İtaat Sözü Vermesi: Kâlûbelâ, İslam inancına göre, İlk İnsan Adem‘in yaradılışı öncesinde Allah’ın, ruhları yaratıp onlara kendi varlıklarını ve kudretini bildirmesi ve bu sırada ruhların Allah’a karşı “Evet, sen bizim Rabbimizsin!” şeklinde biat etmeleri anlamına gelir. Bu, insan ruhlarının dünyada bedenlere bürünmeden önceki bir hali ifade eder.
  2. Kur’an’da Geçen Anlam: Bu olay, Kur’an’da A’râf Suresi‘nde yer alan bir ayetle ilişkilidir: “Ve Rabbin, Âdemoğullarının lohusa halindeyken, onlardan alınan ahitle demişti ki: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Onlar da, ‘Evet, sen bizim Rabbimizsin!’ demişlerdi.” (A’râf, 7:172). Bu ahit, ruhların Allah’a biat etmesi, O’nun Rabliğini kabul etmeleri anlamına gelir. Bu durum, insanların yaratılışından önceki manevi bir anı ifade eder.
  3. İslam Düşüncesinde: Kâlûbelâ, insanın özgür iradesi ve Tanrı’ya karşı sorumluluğu konusunda da bir anlam taşır. Bu ilk sözleşme, insanın dünyada yaptığı her davranışın, başlangıçta Allah’ın belirlediği bir plana ve iradeye uygun olduğunu ima eder.

Özetle, Kâlûbelâ, insan ruhlarının yaratılış öncesinde Allah’a olan teslimiyetini ve Rablik kabulünü ifade eden bir terimdir. İslam inancında bu kavram, insanın yaratılışındaki manevi yönü ve Allah’a karşı sorumluluğunu anlatan önemli bir öğedir.