Dulkadiroğulları Beyliği Tarihi

Dulkadiroğulları Beyliği, 1337-1522 yılları arasında Elbistan ve Maraş çevresinde hüküm süren bir Türkmen beyliğidir. Beyliğe adını veren Dulkadirli Türkmenleri, Oğuzlar’ın Bozok boyuna bağlıdır ve bu halk Bayat, Avşar ve Beydilli boylarından oluşmaktadır.

a. Beyliğin Kuruluşu

Zeyneddin Karaca (1337-1353)

    XIII. yüzyıl sonlarında Halep ve Antep arasındaki bölgelere yerleşen Bozok Türkmenleri, zaman zaman Memlükler ile birlikte kuzeye doğru yürüyüşler düzenliyor, bazen de Çukurova’daki Ermeni Prensliği’ne akınlar yapıyordu. Bu Türkmenlerin başında Zeyneddin Karaca adında bir bey bulunuyordu. Zeyneddin Karaca Bey’in etrafında toplanan Türkmenler, Antep’ten Elbistan’a kadar olan bölgeleri ele geçirmişlerdi. Bu dönemde, Memlükler’in sürekli saldırıları altında zayıflayan Ermeni Prensliği’nin topraklarına akınlar yaparak Maraş’a döndükleri görülmektedir (1335).

    Aynı dönemde, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra, Anadolu’daki Türkmen beyleri için bir otorite boşluğu oluştu. Bu fırsatı değerlendiren Karaca Bey, Elbistan yöresini Eretna Bey’den aldı. Ayrıca, Memlükler’in Halep valisine gönderdiği yüz at ile Sultan Muhammed Nasir’den şehir hakimiyet belgesini aldı. Bir süre sonra, Karaca Bey’in rakip olarak başka bir Türkmen beyi ortaya çıktı. Bu durum, Karaca Bey’in bölgedeki tüm Türkmenleri kontrol altına alma çabalarını pekiştirdi. 1337 yılında Karaca Bey, oğlu Halil Bey’i göndererek rakibini yenerek Elbistan’ı ele geçirdi. Savaşta yaralanan rakibi, Halep valisine sığındı.

    Sonrasında Karaca Bey, Kahire’ye giderek Sultan Melik Nasir Muhammed’den Elbistan’ın yönetim belgesini aldı. Böylece, 1337 yılında Memlükler’in himayesinde bir beylik kurulmuş oldu. Beylik, yaklaşık iki asır sürecek bir varlık göstermiştir. Karaca Bey’in zaferi ve Memlükler ile ilişkileri, beylik için güç kazandırdı.

    Zeyneddin Karaca Bey, Elbistan’ı merkez alarak, Anadolu’da Moğol hakimiyetinin zayıflamasından faydalanarak çevredeki şehirleri fethetmeye başladı. İlk olarak, Memlükler’in uyarısına rağmen, Eratnalıların topraklarına akınlar yaptı. Sonra, Eratna Bey’in kuvvetleri tarafından savunulan Darende Kalesi’ne saldırarak kaleyi ele geçirdi. Bu başarısı, Karaca Bey’i Memlükler’in gözünde daha da değerli hale getirdi.

    Darende’nin fethinden sonra, Karaca Bey’in Emir Eratna ile ilişkileri gerginleşti ve Eratnalılar büyük bir ordu ile Karaca Bey’in topraklarına saldırdı. Ancak, Karaca Bey bu saldırıyı bozguna uğratarak bölgeden uzaklaştırdı. 1339’daki muharebede Eratna Bey’in oğlunu esir aldı ve büyük ganimet elde etti. Ancak iki taraf arasında sonunda barış sağlandı.

    Dulkadiroğulları Beyliği, Eratnalılara ve diğer Türkmen beylerine karşı mücadeleye devam etti. Karaca Bey, Memlükler’in Halep valisine duyduğu güveni kaybettikten sonra, bağımsızlığını ilan etti (1341). Bu dönemde, Eratna Bey ile Halep valisi arasındaki iç karışıklıklardan yararlanarak, Karaca Bey, Halep’i ele geçirmeye çalıştı. Ancak Memlükler’le büyük bir savaşa girmesi, beyliğin gücünü artırdı.

    Karaca Bey’in, Memlükler ile mücadeleleri, 1343 ve 1344 yıllarında büyük çatışmalara dönüştü. Karaca Bey, bu dönemde iki büyük zafer kazanarak Memlükler’i büyük bir yenilgiye uğrattı. Ancak, bu zaferlerin ardından, Memlükler Karaca Bey’i daha güçlü bir şekilde tehdit etmeye başladılar.

    Bundan sonra, Karaca Bey’in düşmanı olan Halep valisi Ariktay’ın yönetimi altında ilişkiler yeniden bozuldu. Karaca Bey, Memlükler’e karşı daha bağımsız bir tutum izledi, ancak nihayetinde Memlük Sultanı Melik Salih tarafından hileyle yakalandı ve Kahire’ye götürülerek burada öldürüldü (1353).

    2. Halil (1353-1386)

    Zeyneddin Karaca Bey’in ölümünün ardından, beyliğin başına oğlu Halil Bey geçti. Ancak Memlük Sultanı Melik Salih, Halil Bey’in topraklarını Ramazan Bey’e verdi. Halil Bey, Ramazan Bey’in hakimiyet kurmasına engel oldu ve büyük bir mücadeleye girişti. 1360’larda, Halil Bey’in Malatya ve çevresini ele geçirmesi, Memlükler ile arasındaki gerilimi artırdı. Bu dönemde, Memlükler’e karşı birçok başarılı akın yaparak topraklarını genişletti. Fakat, Halil Bey’in bu hareketleri Memlükler’i daha da kızdırdı.

    Halil Bey, 1377’de Melik Mansur Ali’nin tahta çıkmasından sonra Memlükler ile arasındaki düşmanlığı daha da artırdı ve Halep üzerine birçok sefer düzenledi. Ancak 1378’de, Memlükler Halil Bey’i yenmeyi başardılar. Halil Bey, tekrar bağımsızlık için mücadele etmeye başladı. Onun döneminde Dulkadiroğulları, Memlükler’e karşı önemli zaferler kazandı.

    Halil Bey’in, Memlükler’e karşı 1379’da büyük bir zafer kazanması, beylik için önemli bir dönüm noktasıydı. Halil Bey, Elbistan’ı ve çevresindeki toprakları tekrar ele geçirdi, ancak Memlükler’in karışıklıklarını fırsat bilerek yeniden mücadeleye başladılar. Halil Bey’in ölümünden sonra, Dulkadiroğulları Beyliği zayıflamış ve 1522’de sona ermiştir.

    3- Sevli (Sülü) Bey (1386-1398)

    Halil Bey’in öldürülmesinin ardından beylik, en küçük kardeşi Sevli Bey’e geçti. Bu dönemde, Mısır’da bulunan Osman ve İbrahim Beyler, Sultan Berkuk tarafından tutuklandı. Dulkadirlilerin yeniden güçlenmesini engellemek isteyen Sultan Berkuk, Sülü Bey’in tahta geçtiğini öğrenir öğrenmez Hama’daki kuvvetlerine Sülü Bey’e saldırmalarını emretti. Sülü Bey, Maraş üzerinden Elbistan’a gelen bu kuvvetlerle Göksun Yaylası’nda karşılaştı ve yapılan çatışmada Memlükler ağır bir yenilgiye uğradı. Hama ve Besni valileri de bu çatışmada hayatlarını kaybetti. Bu olaydan sonra, Sülü Bey’in karşısına rakip olarak Kahire’deki tutuklu kardeşleri Osman ve İbrahim Beyler serbest bırakıldı. Osman Bey, Sülü Bey’e bağlı kaldı; ancak İbrahim Bey, bir süre direnmesine rağmen başarılı olamayarak yenildi. Sultan Berkuk, Sülü Bey’e karşı Halil Bey’in katili olan Yağmuroğlu İbrahim’i gönderdi, fakat İbrahim de Maraş önlerinde yapılan savaşta Dulkadirli kuvvetlerine yenildi (1387).

    Sultan Berkuk, Sülü Bey’i mağlup edemeyince onun beylik mensurunu onaylamak zorunda kaldı.

    Sülü Bey’in hükümetinin ilk yıllarında, karşısına bir rakip daha çıktı. Bu kez yeğeni Nasreddin Mehmet b. Halil Bey, Memlüklerden de destek alarak amcasına karşı çıktı. Memlük emirlerinden Sis valisi Sungur Bey ile birleşen Mehmet, 1388’de amcası Sülü Bey’i mağlup etti. Bu savaşta, Memlük Sultanı’na karşı cephe almış olan Malatya valisi Mıntas, Sülü Bey’in yanında yer aldı. Aldığı bu yenilgi sonrasında Develi Kalesi’ne çekilen Sülü Bey, Yılboğa, Mıntas ve diğer Türk-Memlük emirlerinin Sultan Berkuk’a karşı başlattığı isyanda önemli bir rol oynadı. Sülü Bey’in isyancı beylere verdiği Dulkadirli kuvvetleri Kayseri’yi kuşatırken, yeğeni Mehmet Bey ve emrindeki güçler ise Berkuk’un yanında savaşıyorlardı.

    Sonuçta Yılboğa ve Mıntas’ın emrindeki isyancı kuvvetler Sultan Berkuk’u tahttan indirdiler. Ancak, kısa bir süre sonra isyancılar arasında iç çekişmeler başladı ve Mıntas, Yılboğa’yı mağlup ederek kendini Atabey ilan etti. Ancak, Berkuk kısa sürede Mıntas’a karşı zafer kazanarak saltanatını yeniden kazandı. Sülü Bey ve Mıntas, Memlük topraklarında yağma ve tahribata devam ettiler. Bu sırada Ayntab şehri ele geçirildi.

    Bu dönemde Timur, Doğu Anadolu’ya sefer düzenlemişti. Sülü Bey, ona elçiler göndererek itaatini sundu. Ayrıca Timur’u Suriye’ye bir sefer düzenlemeye teşvik etti (1394). Dulkadirli Sülü Bey’in bu hareketinden haberdar olan Memlük Sultanı Berkuk, büyük bir ordu toplayarak Dulkadirli topraklarına saldırdı (1395). Halep valisinin komutasındaki Memlük kuvvetleri, Sülü Bey’i büyük bir yenilgiye uğrattı. Sülü Bey, ancak hayatını zor kurtardı ve neredeyse bütün maiyetini kaybetti. Berkuk, zaferinden yetinmeyerek Sülü Bey’e bir suikast düzenleyerek onu öldürttü (Mart 1398).

    Sülü Bey, cesaret ve ün sahibi bir liderdi. Aynı zamanda adil ve cömertti. Özellikle Osmanlılar ve Kadı Burhaneddin Ahmed ile dostluk kurmaya özen göstermiştir. Hem Kadı Burhaneddin Ahmed’e hem de Şehzade Çelebi Mehmet’e kızlarından biriyle evlenerek bu dostluk bağlarını güçlendirmiştir.

    4- Sadaka (1398-1399)

    Sülü Bey’in ölümünün ardından, yerine oğlu Sadaka Bey geçti. Ancak amcazâdesi Mehmet, buna karşı çıktı. Beyliğin mensurunu almak için Kahire’ye giden Sadaka Bey, Elbistan’a dönüşünde yeğeniyle savaşmak zorunda kaldı. Bu sırada Kadı Burhaneddin’in ölümünden sonra, topraklarını Osmanlı Devleti’ne katmış olan Yıldırım Bayezid, müdahale ederek Sadaka’yı Elbistan’dan sürüp beylik tahtına Nasreddin Mehmet Bey’i getirdi (2 Ağustos 1399).

    5- Nasreddin Mehmet (1399-1442)

    Yukarıda belirtildiği gibi, Yıldırım Bayezid’in himayesinde olan Nasreddin Mehmet Bey, Memlük Sultanlığı ile de dostluk ilişkileri içindeydi. Mehmet Bey, Yıldırım Bayezid’in tarafını tutarak, Sülü Bey’in aksine Timur’a düşmanlık besledi. Timur, 1400’de Sivas’ı kuşatırken, Elbistan Türkmenleri Timur’un ordusuna baskınlar yaparak Dulkadirli topraklarının Timur ordusu tarafından yağmalanmasına neden oldu. Timur, Sivas kuşatmasının ardından Elbistan ve Dulkadirli topraklarını işgal ederek bu bölgedeki tüm yerleşim yerlerini yakıp yıktı. Malatya ve Behisni’yi de ele geçirdi. 1401’de, Suriye’den dönüşünde bir kez daha Dulkadirli topraklarına giren Timur, yağma ve tahriplerde bulunmuştur.

    Mehmet Bey, Timur’un Anadolu’yu terk etmesinin ardından Osmanlı Devleti’nde patlak veren kardeşler mücadelesinde, kızlarından biriyle evli olan Çelebi Mehmet’in tarafını tutarak, ona oğlu Süleyman’ı yardımcı kuvvet olarak gönderdi.

    Mehmet Bey, Memlüklerle ve Osmanlılarla dost ilişkiler içinde iken, komşuları Karamanlılar ve Ramazanlılar ile sürekli mücadele içindeydi. Memlük Sultanı Melik Müeyyed Seyh, Karamanlılar’ın elindeki Kayseri Kalesi’ni ele geçirdikten sonra, burayı Nasreddin Mehmet Bey’e verdi (1419). Böylece Dulkadirlilerle komşuları arasındaki düşmanlık başladı. Karamanoğlu Mehmet Bey, Memlük ordusunun Suriye’ye dönüşünün ardından, Ramazanlılar’la birleşerek Kayseri üzerine yürüdü. Ancak, Dulkadirli Mehmet Bey bu müttefik orduyu mağlup ederek Karamanoğlu Mehmet Bey’i esir alıp, oğlunun gözetiminde Memlük Sultanı’na gönderdi.

    Dulkadirli Mehmet Bey, bir yandan Memlüklerle savaşırken, diğer yandan Karamanlılarla Kayseri için savaşıyordu. Kayseri’de valilik yapan Mehmet Bey’in oğlu Süleyman Bey, bu sırada Kayseri’yi ele geçiren Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından kuşatıldı (1438). Durum üzerine, Dulkadirli Mehmet Bey, Kayseri’yi yeniden alabilmek için oğlu Süleyman’ı Osmanlı Sultanı II. Murad’a göndererek yardım aldı. Kayseri’nin Karamanlılar tarafından yeniden alınması, Dulkadirli Beyliği için olduğu kadar Osmanlılar için de önemliydi, çünkü Osmanlılar, savaş halinde oldukları bir beylikin büyümesine engel olamayacaklardı. Bunun üzerine II. Murad, Kayseri’yi almak için harekete geçti ve Karamanlılar’dan geri alarak, şehrin yönetimini tekrar Dulkadirli Nasreddin Mehmet Bey’e verdi (1439).

    Dulkadirli Mehmet Bey’in Osmanlılarla yakınlaşması, Memlük Sultanı Çakmak’ın bu beylige karşı olan düşmanlığını arttırdı. Ancak, Dulkadirlilerin Osmanlılarla daha yakın ilişkiler kurmalarından çekinen Sultan Çakmak, düşmanlığını daha fazla sürdürmedi. Nasreddin Mehmet Bey, Memlük Sultanlığına sadakatini göstermek üzere Kahire’ye giderek orada bir süre kaldı. Kırk altı yıl kadar Dulkadirli Beyliği’nin başında kalan Nasreddin Mehmet Bey, Ekim 1442’de, seksen yaşının üzerinde vefat etti.

    Bir yanıt yazın 0

    Your email address will not be published. Required fields are marked *