IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Hayatı

II. Giyaseddin Keyhüsrev’in ortanca oğlu olan Kiliç Arslan, Göyük Han’ın tahta çıkış törenine katıldıktan sonra, bu fırsattan yararlanarak Sivas’ta ağabeyi II. Izzeddin Keykâvus’u tahttan indirip yerine geçti. Ancak Celâleddin Karatay, taht kavgalarına son vermek amacıyla üç kardeşi birlikte Sultan ilan etmeyi daha uygun gördü. Fakat, hırslı devlet adamlarının müdahaleleriyle bu durum uzun sürmedi ve IV. Kılıç Arslan Kayseri’ye giderek saltanatını ilan etti. 1254’teki savaşta yenilgisinin ardından Uluborlu Kalesi’ne hapsedilen Kılıç Arslan, Muineddin Pervane’nin çabalarıyla, Baycu Noyan’ın desteğiyle hapishaneden kurtarılıp Selçuklu tahtına geri döndü ve 1262’den itibaren Anadolu Selçuklu geleneklerine uygun olarak sarayında beş nevbet çaldırmaya başladı.

Mongol istilası nedeniyle Anadolu’ya gelen Türkmenler, IV. Kılıç Arslan’a karşı Keykâvus’u destekliyordu. Bu Türkmen gruplarının en güçlüleri, Denizli, Honas ve Dalaman bölgelerinde yerleşik olan üç gazisi Mehmed Bey’in yönetimindeki Türkmenlerdi. Hulagu’nun huzuruna çıkıp ona bağlılıklarını bildirmeleri istense de, Mehmed Bey gitmedi. Bunun üzerine, Selçuklu-Mongol kuvvetlerinin saldırısına uğrayarak, damadının ihanetine uğrayıp mağlup oldu ve daha sonra Borgulu’da hayatını kaybetti.

Bu dönemde dikkat çeken Türkmen beyliklerinden biri de adı Kerimüddin Karaman’dan alınan Karamanlılar’dı. Kılıç Arslan ve Mongollara karşı verdikleri mücadeleyle tanınan Karamanlılar, 20.000 kişilik bir orduyla Konya’ya yürüyünce, Muineddin Pervane hemen asker topladı ve karşılarına çıkarak Gâvele Kalesi yakınlarında onları bozarak ileri gelenlerini esir aldı.

Türkmenlerin Kılıç Arslan, Muineddin Pervane ve Mongollara karşı verdikleri mücadele, bir cihad hareketine dönüşerek Izzeddin Keykâvus’un etrafında büyük bir birleşmeye yol açtı (1262).

Mongol baskılarının en yoğun olduğu dönemde, Baycu Noyan, Hülagu ve Abaka Han’ın güvenini kazanarak Selçuklu Devleti içinde büyük bir nüfuz kazanan Muineddin Pervane, 1262-1277 yılları arasında 15 yıl boyunca etkili bir figür haline geldi. Hulagu, Kılıç Arslan’a yönelik meselelerde yalnızca Muineddin Pervane’yi kabul eder ve ona büyük bir güven duyardı.

Mongolların desteğini alarak rakiplerini ortadan kaldırarak Anadolu’da mutlak bir otorite kuran Pervane, adeta bir hükümdar gibi davranmaya başladı. Alim ve şeyhleri himaye etti, medrese ve zaviyelerde eğitim ve ibadet ortamı sağladı. Tokat’ta Hankâh-i Pervane adlı bir zaviye, Kayseri’de bir medrese ve Merzifon’da bir cami inşa ettirdi. Mevlânâ Celâleddin-i Rumi’nin yakın arkadaşı olan Pervane, ona ve müridlerine sürekli yardımcı oldu. Mongolların sürekli taleplerine rağmen Anadolu halkının refahını korumayı başardı.

KILIÇ ARSLAN İLE PERVANE ARASINDA GERGİNLİK

1214 yılında Selçuklular, Sinop’u fethederek Karadeniz bölgesinin en önemli ticaret ve liman merkezi haline getirdiler. Ayrıca, şehirdeki kale, cami, medrese ve diğer hayır kurumlarıyla önemli bir kalkınma sağladılar. İnsaa ettikleri tersane de Sinop’a stratejik bir üstünlük kazandırmıştı. Mongol istilası ve iç karışıklıkları fırsat bilen Trabzon Komnenosları, 1259 yılında Sinop’u işgal ederek Gavras adında bir vali tayin ettiler. Selçuklu Devleti iç meseleleri hallettikten sonra, Kılıç Arslan ve Muineddin Pervane, Sinop’u geri almak için bir sefer düzenlediler. 1265 yılında Abaka Han’ı ziyaret ederek tahta çıkışını kutladılar ve Sinop’u kurtarma izinlerini aldılar. Dönüş yolunda Pervane, Tokat, Niksar ve Samsun’dan topladığı askerlerle Sinop’u kuşatıp, şehirdeki Rum valisini öldürerek, şehri ele geçirdi. Camiler tekrar ibadete açıldı ve bu zafer fetihnamelerle tüm müslüman ülkelere duyuruldu (1266).

Pervane, bu zaferi ardından Sinop’un kendisine resmen verilmesini talep etti. Sultan Kılıç Arslan, buna karşı çıktıysa da, Mongollardan aldığı destekle Pervane’nin isteği yerine getirildi. Pervane, Kılıç Arslan’a karşı gizli oyunlar oynamaya başladı. Kılıç Arslan’ın Memlük Sultanı Baybars ile işbirliği yaparak Mongollara karşı hazırlık yaptığı söylentileri yayıldı. Pervane, bu durumu Hulagu’ya bildirip, Kılıç Arslan’ın ortadan kaldırılmasını sağladı. Abaka Han, Kılıç Arslan’ı öldürmesi için Pervane’ye tam yetki verdi.

Kılıç Arslan, bir ziyafette sarhoş bir şekilde gelen Mogol komutanlarına hakaretler etmiş ve Pervane ile tartışmaya girmiştir. Pervane, Sultan’ın unutulmuş hizmetlerini hatırlatarak, ona karşı öfkesini dile getirdi. Sonunda, Sultan ve veziri Fahreddin Ali, Aksaray’a kaçtı. Ertesi gün düzenlenen bir ziyafette, içkisine zehir karıştırılmış ve Mogol askerleri tarafından çadırı sarılarak öldürülmüştür (1266).

Kılıç Arslan’ın cenazesi Konya’ya götürülüp Kümbedhane’de toprağa verilmiştir. 28-30 yaşlarındaki Kılıç Arslan, tahta çıkaran Pervane ve Mongollar tarafından öldürülmesine rağmen halk arasında içkiden ölmüş olduğu söylenmiştir. III. Giyaseddin Keyhüsrev, Abaka Han’a gidip, babasının ölümünün doğal mı yoksa bir suikast sonucu mu olduğunu sormuş, Giyaseddin, Pervane’den korktuğu için, “eceliyle öldü” demiştir.

Kılıç Arslan, iyi bir at binicisi, kılıç ve mızrak ustası cesur bir hükümdar olup, aynı zamanda içki ve eğlenceye düşkündü. Mevlânâ ve Türkmen şeyhleriyle sohbet eder, sarayında büyük ziyafetler verirdi.

Bir yanıt yazın 0

Your email address will not be published. Required fields are marked *