Kurayzaoğulları ve Medine’deki Yahudi Kabileleri
Kurayzaoğulları, Medine’de yaşamış önemli bir Yahudi kabilesidir. Resûlullah (s.a.s.)’in Medine’ye hicretiyle birlikte, Yahudi toplulukları, bölgeye yayılmış haldeydiler ve bu topluluklar Suriye’den Yemen ile Umman’a kadar geniş bir alana yerleşmişti. Ancak, en güçlü oldukları yerlerden biri Hayber’di. Benzer şekilde, Medine (Yesrib) de, Yahudiler için önemli bir yerleşim yeri olmuştu. Bu dönemde Yahudiler, hem Arap kabilelerinin himayesine girmekte, hem de burada barınmak için anlaşmalar yapmaktaydılar. Hz. Peygamber’in Medine’ye gelmesiyle birlikte, Yahudilere ilişkin özel maddeler içeren bir anayasa hazırlanmıştı. Bu anayasa, Yahudileri Arap kabilelerinin bir parçası olarak, müstakil ve otonom bir yapıdan ziyade, onların himayesine giren topluluklar olarak kabul etmekteydi (M. Hamidullah, 1973).
Medine’deki Yahudi kabileleri üç ana gruptan oluşuyordu: Kaynukaoğulları, Nadiroğulları ve Kurayzaoğulları. Bu kabileler, genellikle aralarındaki kan davaları nedeniyle birbirlerinden ayrılmaktaydılar. Kaynukaoğulları, Hazrec kabilesinin müttefiki, Nadiroğulları ve Kurayzaoğulları ise Evs kabilesinin müttefikiydiler (Ibn Hisam, 1955). Aralarındaki bu düşmanlıklar, zaman zaman savaşlara yol açmıştır. Ancak, bu dönemde her iki taraf da Tevrat’a sahip oldukları halde, putperest olan Evs ve Hazrec kabileleriyle savaşarak birbirlerinin kanlarını dökmüşlerdi.
Hz. Peygamber, Medine’ye geldiğinde, Yahudi toplulukları ile Arap kabileleri arasında ortak bir anlaşma yapmıştı. Bu anlaşma, Yahudilerin Müslümanlarla birlikte bir topluluk oluşturmasını, ancak herhangi bir askeri harekette yer almamalarını öngörüyordu. Yahudiler, Kureyşlilerle veya onların müttefikleriyle herhangi bir şekilde işbirliği yapmamayı, Medine’ye yönelik saldırılara karşı ise birlikte savunma yapmayı kabul etmişlerdi. Kurayzaoğulları da bu anlaşmaya dahil edilmişti.
Ancak, Nadiroğulları ve Kurayzaoğulları arasındaki ilişkilerdeki gerilim, zamanla başka sorunlara yol açtı. Nadiroğulları, Kurayzaoğulları’na göre kendilerini daha üstün görüyorlardı. Örneğin, bir Nadiroğulları üyesi, Kurayzaoğulları’ndan birini öldürdüğünde, tam diyet ödemek zorundayken, tam tersi bir durumda, Kurayzaoğulları üyesi Nadiroğulları’ndan birini öldürürse, yarım diyet ödemekteydi. Bu tür olaylar, peygamberimize başvurularak çözülmeye çalışılıyordu (el-Mâide, 5/42).
Sonrasında, Kurayzaoğulları, Nadîrogulları’nın peşinden giderek, Hz. Peygamber ile yaptıkları anlaşmayı ihlal ettiler ve savaş başlattılar. Hz. Peygamber, Nadîrogulları’nı yurtlarından sürüp çıkardığı halde, Kurayzaoğulları’na aynı muameleyi yapmadı ve onları affederek yeni bir anlaşma sağladı. Ancak, Kurayzaoğulları, Hendek kuşatması sırasında içerden hareket ederek, müslümanların savunma planlarını bozmayı hedeflediler.
Hendek kuşatması sona erdikten sonra, Resûlullah (s.a.s.) Kurayzaoğulları’na yöneldi. Bu dönemde, Kurayzaoğulları’nın yurtları kuşatıldı ve 25 gün süren bir kuşatma sonunda teslim oldular. Kurayzaoğulları, hakem olarak Sa’d bin Muaz’ı seçerek, ona hüküm vermesini istediler. Sa’d, Kurayzaoğulları’nın savaşanlarının öldürülmesini, kadın ve çocuklarının esir alınmasını, mallarının ise taksim edilmesini hükmetti (Buhârî, Cihad, 32; Taberî, II, 592).
Bu kararın ardından, Peygamberimiz, Kurayzaoğulları’nı Medine’deki bir evde hapsetmiş ve gerekli cezaları uygulamıştır. Kuran-ı Kerim, bu durumu şöyle anlatır: “Allah, Kitap ehli olan kâfirleri kalelerinden indirdi, kalplerine korku saldı; kimini öldürdünüz, kimini de esir aldınız.” (el-Ahzâb, 33/26).
Bu olay, İslam tarihinde Kurayzaoğulları’nın Yahudi kabilesinin Medine’deki sonunu işaret etmektedir.